Eşcinsel büyüme hikayesi örneklerine Amerikan Bağımsız Sineması geleneğinde çokça rastlasak da Hollywood stüdyolarının queer hikayelere karşı olan mesafeli tavrı bu tür filmlerin ana akım sinemada sayıca az olmasına sebep oluyordu. Siyasi konjonktüre ve iktidar politikalarına olan etkisi gözle görülür derecede artmaya başlayan LGBTİ hareketin bir şekilde ana akım sinemaya da sirayet edeceği kaçınılmazdı. Batı dünyasında politik doğruculuk söylemlerinin artışa geçmesiyle birlikte bu söylemlerin kültür-sanat alanlarına da yansıdığına şahit olduk. Özellikle son beş yıllık süreçte Blue is the Warmest Color, Moonlight, Carol, 120 BPM ve Call Me by Your Name gibi filmlerin festivallerde aldığı büyük övgü ve ödüllerle queer sinemaya altın çağını yaşatması büyük Hollywood yapımcılarının da gözünden kaçmamışa benziyor. Bu yılın merakla beklenen ve ülkemizde de gösterilmesini temenni ettiğimiz LGBTİ filmleri arasında öne çıkan yapımların birçoğu da ana akım sinemadan geliyor. 2018 yılı şimdiden hem ana akım gelenekten hem de bağımsız sinemadan gelen ve LGBTİ temalarıyla dikkatleri çeken birbirinden ilginç filmlerle oldukça bereketli geçecekmiş gibi duruyor.
Love, Simon’dan Disobedience’a, Vita and Virginia’dan The Miseducation of Cameron Post’a 2018 yılında Türkiye’de gösterilmesini merakla beklediğimiz 10 LGBTİ filmini sizler için sıraladık.
2018’de Türkiye’de Gösterilmesini Merakla Beklediğimiz 10 LGBTİ Filmi
Vita and Virginia – Chanya Button
İlk uzun metraj denemesi Burn Burn Burn adlı dramayla dikkatleri üzerine çeken Chanya Button’un yönetmenlik koltuğunda oturduğu Vita and Virginia; yazdığı kitaplarla edebiyat dünyasının ikonlarından biri haline gelen Virginia Woolf ve yazar Vita Sackville-West arasındaki romantik ilişkiyi konu alacak. Proje Eileen Atkins’in oyunundan beyazperdeye uyarlanırken; senaryonun hazırlanmasında ikilinin birbirlerine yazdığı mektuplardan da yararlanıldı. İlk kez 1922 yılında tanışan çiftin başından geçen aşk hikayesini ekrana taşıyacak olan filmin başrollerini ise Elizabeth Debicki ve Gemma Arterton paylaşıyor. İki büyük edebiyatçı arasında yaşanan gerçek bir aşk hikayesini konu alan filmi merakla bekliyoruz.
Freak Show – Trudie Styler
Aşırı muhafazakar bir lisede okuyan ergenlik çağındaki Billy Bloom isimli bir gencin mezuniyet balosuna balo kraliçesi olarak gitme kararı almasını ekranlara taşıyan Freak Show; Filth ve The Next Three Days isimli filmlerin oyuncu kadrosunda yer alan Trudie Styler’ın ilk uzun metraj filmi. Başrolünde son zamanların en popüler Netflix orijinali The End of the F***ing World’ün yıldızı Alex Lawther’ın yer aldığı film özellikle LGBTİ film festivallerinde büyük bir sıçrama yaparak son zamanların adından en çok bahsettiren LGBTİ temalı filmlerinden biri oldu. Laverne Cox, Bette Midler ve Abigail Breslin gibi isimlerin de oyuncu kadrosunda yer aldığı film gender-bender gibi meselelere odaklanan yapısıyla dikkatleri çekiyor.
Saturday Church – Damon Cardasis
Greta Gerwig ve Ethan Hawke’ı buluşturan Maggie’s Plan isimli filmin yapımcılığını üstlenen Damon Cardasis’in ilk uzun metraj çalışması olan Saturday Church; transgender bir bireyin açılma ve büyüme hikayesini ekrana taşıyor. Christopher Sokağı’nda yaşayan ve ırkçı nefretle boğuşan siyahi ve melez LGBTİ topluluklarını odağına alan Cardasis; bu topluluğun üyelerinden biri olarak sokaklarda yaşayan ve evsizlere özel bir sosyal yardım programına katılan Ulysses’ın kendisine akıl hocalığı yapan üç trans kadın sayesinde kendini bulma ve hayattaki gerçek tutkusunu keşfetme sürecini konu alıyor. Başrollerinde Luka Kain, Margot Bingham ve Regina Taylor gibi isimlerin yer aldığı film, bizleri de transgender gençliğin çok renkli dünyasına davet ediyor.
Disobedience – Sebastian Lelio
Son filmi A Fantastic Woman’la Oscar adaylığı elde eden Sebastian Lelio’nun iki kadın arasındaki yasak aşkı konu edinen yeni filmi Disobedience’ı büyük bir sabırsızlıkla bekliyoruz dersek kimse şaşırmaz sanırım. Naomi Alderman‘ın aynı isimli romanından beyazperdeye uyarlanan Sebastian Lelio imzalı Disobedience, New York’taki dışa kapalı bir Ortodoks Yahudi topluluğunda hahamlık yapan babasını kaybetmesinin ardından şehre geri dönen bir kadının çocukluk arkadaşıyla yeniden karşılaşmasının ardından aralarında gelişen tutku dolu aşkın hikayesini anlatıyor. Başrolleri Rachel Weisz ve Rachel McAdams gibi iki ödüllü yıldız oyuncunun paylaştığı filmde ikiliye Alessandro Nivola eşlik ediyor. Şimdiden bu yılın en çok ses getirecek filmlerinden biri olacağı söylenen Disobedience’ın Toronto Film Festivali’nde oldukça övgüye mazhar olduğunu ekleyelim.
The Miseducation of Cameron Post – Desiree Akhavan
Geçtiğimiz yıla damga vuran American Honey‘nin parlayan genç yıldızı Sasha Lane ve her hareketi büyük olay olan genç aktris Chloë Grace Moretz’in başrollerini paylaştığı bağımsız drama The Miseducation Of Cameron Post; eşcinsel bir açılma hikayesini ekranlara taşıyacak. The Miseducation Of Cameron Post; Joel Edgerton’un ödül sezonuna hazırlanan benzer temalı yapımı ‘Boy Erased’ ile birlikte bu yılın en çok konuşulacak filmlerinden biri olacağa benziyor. Yönetmen koltuğunda biseksüel bir kadının ikilemlerini ekranlara taşıyan Appropriate Behavior‘ın İran asıllı yönetmeni Desiree Akhavan’ın oturduğu film Emily Danforth’un romanından sinemaya uyarlanıyor. Oyuncu kadrosunda Chloë Grace Moretz, Sasha Lane, Forrest Goodluck, John Gallagher Jr ve Jennifer Ehle’in yer aldığı The Miseducation Of Cameron Post, 90’lı yıllarda geçen bir hikayeyi merkezine alıyor.
Love, Simon – Greg Berlanti
Love, Simon; Becky Albertalli’nin genç yetişkin romanı ‘Simon vs. Homo Sapiens Agenda’ isimli romanından beyazperdeye uyarlanıyor. Nick Robinson’ın içine kapanık bir lise öğrencisini canlandırdığı film, okulda son senesini geçiren Robinson’ın ailesi ve arkadaşlarıyla yaşadığı duygusal kargaşaya ve onlarla girdiği mücadeleye dikkat çekiyor. Oyuncu kadrosunda Katherine Langford, Alexandra Shipp, Logan Miller, Jennifer Garner ve Josh Duhamel gibi isimlerin olduğu Love, Simon’un yönetmen koltuğu ise Green Arrow ve The Flash gibi CW serilerinin ortak yaratıcılarından biri olan Greg Berlanti’ye emanet. Love, Simon’un ABD’de vizyon tarihi ise 16 Mart 2018 olarak belirtiliyor. Ülkemizde de gösterime girmesini merakla beklediğimiz Love, Simon bu yılın en dikkat çeken LGBTİ açılma hikayelerinden biri olacağa benziyor.
Boy Erased – Joel Edgerton
Gerard Conley’in kitabından sinemaya uyarlanan Boy Erased filmi, küçük bir ABD kasabasında görevli bir papazın oğlu olan John’un cinsel yönelimi yüzünden yaşadığı sıkıntıları ve kasabadan uzaklaştırılmasını konu alıyor. Çekimleri geçtiğimiz sonbaharda başlayan Boy Erased, 2018 ödül sezonunun en çok konuşulacak filmleri arasında yerini çoktan aldı bile. Yönetmen koltuğunda Jason Bateman ve Rebecca Hall’lu oyuncu kadrosuyla büyük övgüler alan The Gift’in yönetmeni Joel Edgerton’ın bulunduğu Boy Erased’ın başrolünde yer alan Lucas Hedges’in nasıl bir performans sergilediği ise büyük merak konusu. Oyuncu kadrosunda Xavier Dolan’dan Nicole Kidman’a, Russell Crowe’dan ve Red Hot Chili Peppers grubunun basçısı Flea’ya popüler kültürde büyük başarılara imza atan isimlerin yer aldığı filmin ülkemizde de vizyona girmesini iple çekiyoruz.
The Wound – John Trengove
Sutherland Ödülleri’nde en iyi ilk film ödülünü kazanarak dikkatleri çeken The Wound, ilk uzun metrajına imza atan yönetmen John Trengove’nin Sundance ve Berlin Film Festivalleri’nden de övgü dolu eleştirilerle dönmüştü. Güney Afrika’da geçen ve eski bir sünnet töreni geleneğini merkezine alan The Wound kadim bir toplulukta yeşeren yasak bir aşkı ekranlara taşıyor. Fabrika işçisi olan Xolani, yaşadığı bölgenin geleneksel sünnet ve ergenlik töreninde rehber olarak görevlendirilir. Küstah bir çocuk olan Kwanda, Xolani’nin rehberliğine verilir. Çocuğun babası oğlunun bir eşcinsel olmasından şüphelenmektedir ve rehberlerinden ona karşı sert davranılmasını ister. Kampta çalışmaya başlayan Xolani’nin buraya gelişindeki asıl amaç ise çocukluk aşkı Vija’yı görecek olmasıdır. Kwanda, rehberi Xolani ve Vija arasındaki ilişkiyi kısa sürede fark edecek ve kendi kimliğiyle ilgili sorguladığı birçok soruya da yanıt bulacaktır.
The Strange Ones – Christopher Radcliff, Lauren Wolkstein
Lauren Wolkstein ve Christopher Radcliff’in yönetmen koltuğunda oturduğu atmosferik gerilim filmi The Strange Ones bu listedeki diğer filmler kadar LGBTİ temalı gözükmese de filmin alt metninde yer alan homoseksüel ögeler ve iki erkek karakter arasında çözülmeyi bekleyen saplantılı davranışlar filmin queer bir uyanışa öncülük eden yapısını ortaya koyuyor. Prömiyerini SXSW Film Festivali’nde gerçekleştiren The Strange Ones, özellikle yarattığı gerilim atmosferi ve güçlü sinematografisiyle olumlu eleştiriler alırken Andrei Tarkovsky ve Terence Malick gibi auteur yönetmenlerin filmleriyle de kıyaslanmıştı. Yüzeyde her şeyin normal göründüğü basit bir tatilin altından karanlık ve karmaşık bir sırra açılan The Strange Ones’ı görmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz.
Adam – Rhys Ernst
Özellikle transgender kimlikleri konu alan işleriyle dikkatleri çeken Rhys Ernst’ün ilk uzun metrajına imza attığı filmi Adam; otobiyografik çizgi roman serisiyle kendi queer yaşantısını kronolojik olarak aktaran Ariel Schrag’ın ilk romanından beyazperdeye uyarlanıyor. Bir açılma hikayesini konu alan Adam; yaz tatilini kendisinden büyük ablasının yanında New York’ta geçiren bir gencin hayatını ekrana taşıyor. Film, şehrin lezbiyen ve trans aktivizm sahnesinde aktif bir rol olan ablasıyla günlerini geçirmeye başlayan Adam’ın, bir gün hayallerindeki kıza rastlaması ancak kendisinin trans bir erkek olduğunu düşünen bu kıza gerçeğin öyle olmadığını nasıl söyleyeceğini bulamaması etrafında gelişecek olayları konu alır. Mizah dozunun oldukça yüksek olduğu filmi şimdiden ajandalarınıza ekleyin deriz.