DİSK Genel Başkanı kani beko " Benim babamın bir sözü vardı. Şube başkanlarım bilir. Ortaokuldayken babam beni karşısına alırdı. ' Bak oğlum. Sarılmak istiyorsan önce kollarını aç' Evet ben disk genel başkanı olarak önce üyelerimizle, ülkemizle, ülkemizde yaşayan tüm halkımıza sarılmak istiyoruz. Yan yana olmak istiyoruz. Birlikte olmak istiyoruz" HABER: SİBEL DİNÇ
DİSK Genel İş İstanbul Anadolu Yakası 1 nolu Şubesi Başkanı Mehmet Sait Tanyeri, DİSK Genel Başkanı Kani Beko'nunda katılımı ile 3 aralık Dünya Engelliler gününde, engelli üyeleri ile Kadıköy'de kahvaltıda bir araya geldi. Avrupa Şube Başkanlarınında katılımı ile gerçekleşen toplantının açılış konuşmasını yapan, DİSK Genel İş İstanbul Anadolu Yakası 1 nolu Şubesi Başkanı Mehmet Sait Tanyeri, konuşmasına evet dostlar diye başladı ve 3 aralık'ın engellilikten ziyade, engellenen sorunlar ile yüzleşme günü olduğunu vurguladı. Başkan Tanyeri, " Nüfusunun yaklaşık yüzde 15'in engelli olduğu bir dünya'da 3 Aralık bir güne sığmayacak kadar önemlidir. Erişebilirlik, engellilerin olmazsa olmasıdır. Erişilebirlik sağlanmış olsaydı. Eğitimde, Sağlıkta, Çalışma yaşamına, kısaca yaşamın her alanında engelli engel olmaktan çıkar, engelli bireylerin yaşam kalitesi bu nedenle düşmezdi. 21.yy dünyasında başarıszlığın, dışlanmışlığın ve yetersizliğin nedeni engelli olma durumu değildir. Engelleme durumudur. Belediyelerimizle imzaladığımız toplu iş sözleşmelerimizde, bu engelleme durumunun önüne geçmek için maddeler koyduk. Böylece engelli çalışanlarımız için kazanımlar elde ettik. Bu kazanımlarda emeği geçen Kadıköy, Ataşehir ve Kartal Belediye Başkanlarımıza ve yöneticilerimize teşekkür ediyorum. Her türlü engelleden uzak, eşit ve adil yarınlar için birlikte mücadele çağrımızı buradan bir kere daha haykırıyoruz. evet dostlar, Anadolu Yakası 1. Nolu Şube olarak engelliler ile ilgili çalışmalarımızı toplu sözlşeme taslaklarımızda da yansıttık. Biz bir ilk olarak, engelli arkadaşlarımızla bir komisyon oluşturduk. Bundan sonraki süreçlerde, kendimizle alakalı olan sorunlarımızı çözüm için birlikte olacağız" diye konuştu. " AYAKKABI DEĞİL ÇOCUKLARIMI İSTİYORUM" DİSK Genel İş İstanbul Anadolu Yakası 1 nolu Şubesi Başkanı Mehmet Sait Tanyeri'den sonra konuşan, DİSK Genel Başkanı Kani Beko yaptığı konuşmada, madenlerde iş sağlığı, iş güvenliği olmadığına değindi.
DİSK Genel Başkanı Beko, " Hatırlarsanız bir yönetici şöyle bir ifade kullandı. Dedi ki, 'Eğer biz madenlerde ino kriterlerini uygulamış olsaydık. Yani işçi sağlığı, iş güvenliği ile ilgili önlemleri almış olsaydık. Bugün 301 arkadaşımız toprak altında olmayacaktı. Bizde hakim karşısında olmayacaktık" Ermenek'teki Recep amcayı düşünün. Hatırlarsanız, 3 Bakan Recep amcayı teselli ederken, şöyle bir ifade kullandılar. Dediler ki ' amca Ermenek madenlerini sular bastı. Çekildikten sonra biz çocuklarınızı oradan kurtarabiliriz" Orada ki yırtık ayakkabılı, Recep amca daha sonra çok önemli çok güzel bir söz söyledi. Hatta o Recep amcanın ayakkabıları yırtık diye, Recep amcaya yeni lastik ayakkabılar getirdiğinde 'ben yırtık ayakkabı istemiyorum ben çocuklarımı istiyorum ben oğlumu istiyorum' demişti. Şimdi biz hala buralardan ders çıkaramadık. Hala buralara dolar gözüyle bakıyoruz. Ve buralarda eğer önlemler alınmassa tabiî ki önümüzde ki dönemde engelli kardeşlerimizin arasında daha bir çok engelli arkadaşlarımız katılacaklar. Bunu anlatırken şunu söylemek istiyorum.3 gün evvel Adana'daki yurtlarda yaşanan bir facia. Bunlar bizim çocuklarımız bunlar bizim evlatlarımız. Şimdi siz düşünebiliyor musunuz. 1923 yılında kurulmuş, Türkiye Cumhuriyeti Devleti 90 yıldan bu yana, Akp hükümeti de 15 yıldan bu yana o güzelim ilkokul çocukları için bir yurt bile yapamamış. Ve bu ilkokul çocuklarını o güzelim çocukları tarikatların eline teslim ediyorsunuz. Peki devlet nerede hükümet nerede? Arkadaşlar. Yani söylediğimiz zaman bizim alehimize dava açıyorlar. Çankaya’nın tam da göbeğinde Atatürk orman çiftliğinin tam da göbeğinde bir ucube var. Bir saray var. Şimdi adı külliye oldu. 1100 odalı, 5 bin personeli var. Elektrik parasının, su parasının ve personele yatırılan paranın haddi hesabı yok. Ama baktığımız da dün de gördük o güzelim çocuklar cayır cayır yurtlarda yandı.Böyle bir çarpıklık var. İstatisler geçen ay açıklandı. Orta doğuda hala kirli bir savaş devam ediyor. Burada ki gaziler yarın tabi ki engellilerin arasına katılacaklar.Şunu söylemek istiyorum mevcut binlerce engelli kardeşimiz var. O çatışmalara orada ki savaşa para göndereceğinize gelin engelli kardeşlerimize engelli arkadaşlarımıza bir istihdam yaratın. Bunların da insan olmaktan kaynaklanan temel ihtiyaçlarını giderebilmek için devlet ve hükümet gerçekten kollarını açması gerekir. Özelleştirmeler taşeronlaştırmalar sonrasında ne oldu? Milyonlarca işsizlik bugüne baktığımızda, Türkiye maalesef üzülerek söylüyorum. Biz de bu toprakların çocuğuyuz.İşsizlik açlık ve sefalet. Özelleştirmeler sonrasında arsa fiyatına satılan bizim kale dediğimiz artık tekel fabrikası yok. Sümerbank yok. Türk Hava Yolları yok. Kara yolları yok. Kendi yandaşlarına buraları arsa fiyatına sattılar. Şimdi sıra nerde biliyor musunuz sıra şimdi Sabiha Gökçen Havaalanında. Şimdi Sabiha Gökçen Havaalanı satacaklarmış ve orduya modern silahlar alacaklarmış. Peki ne olacak bu modern silahlar? Dolayısıyla savaşa bütçenin büyük bir bölümünü vereceklermiş. Bizde diyoruz ki savaş ölümdür savaş gözyaşıdır. Dolayısıyla biz savaştan yana değil biz barıştan yana olalım. Zaman zaman eğer disk'in açıklamalarını izlediyseniz bizim söylediğimiz açık net bir şekilde şu. Bu topraklar yeteri kadar kardeş kanına doydu. Gözyaşına da doydu. Bundan sonra analar ağlamasın çocuklar ölmesin önce ülkemize ve sonra orta doğuda barış olsun kardeşlik olsun diyoruz. Geçen ay üçlü danışma kurulunda çalışma bakanıyla bir araya geldik. Ve çalışma bakanının aynen ifadesi şöyle. Kıdem tazminatların yeniden gözden geçirmemiz gerekir dedi.Süleyman soylu çalışma bakanı iken yeni çalışma bakanına görevini teslim ederken orada bir ifade kullandı. Dedi ki biz bireysel emekli fonu çözdük.Şimdi sıra kıdem tazminatlarında. İş verenlerin % 70 kıdem tazminatların yeniden gözden geçirilmesini istiyorlar. Ondan dolayı da bu görev sizin. Bugün piyasaya göre otuz yıl çalışan bir işçi arkadaşımız emekli olduğunda ortalama 100.000 bin lira bir ücret alacak. Yani kıdem tazminatını alacak 100.000 bin lira. Biz eskiden hem ev alıyorduk. Hem de biz emekli olduğumuz da o zamanlar. 124 Murat vardı. Bir de küçük araba alıyorduk. kıdem tazminatımızla. Bugüne geldiğimiz de bir ev bile alamıyoruz. Şimdi bireysel emeklilik fonuna devredildiğinde 30 yıl çalışan bir işçi arkadaşımızın alacağı para ne biliyor musunuz? 50 milyon lira. Tüsiat’ın tiskin ekonomiden sorumlu devlet bakanın raporlarında kıdem tazminatı ya 13 ya da 15 gün olarak tasarlanmış. Yani bizim önümüzde ki dönemde kıdem tazminatları hükümetin gündemine geldiğinde bizim ayağa kalkmamız lazım bizim 100 yıllık kazanımız olan kıdem tazminatlarımızı leş kargalarına kesinlikle yedirmememiz gerekir diye düşünüyorum. İki ay önce basından ve televizyondan biz izledik belki gözünüzden kaçmış olabilir.Şili de faşist pinoşe iktidara geldiğinde ilk yaptığı şey ne biliyor musunuz? İlk yaptığı şey bireysel emekli fonu şili meclisten geçirmek. 40 sene önce bunu geçirdi. Anlayamadı şili de ki işçiler.Ne olduğunu anlayamadılar. Ama 40 sene sonra 2 ay önce 500.000 emekli sokaklara döküldü. Ellerinde ki dövüz aynen şöyle biz açız açlık sınırı altında maaş alıyoruz asgari ücretin altında maaş alıyoruz. Ne zaman bunu anladılar 40 yıl sonra. Bizim bireysel emeklilik fonuna sakın önümüzde ki günlerde bir kampanyamız olacak. Sizde bu kampanyaya katkı koyun kesinlikle bireysel emeklilik fonuna girmeyin.Bireysel emeklilik fonunda ben İzmirliyim siz İstanbullusunuz ve bunu göreceksiniz.Bireysel emeklilik fonunda ki toplanacak olan formlar yarın doğrudan kanal İstanbul projesine aktarılacak. Kanal İstanbul projesine para bulamadıkları için ihaleyi yapamadılar. Ve burada 19 müteahit kanal İstanbul projesini hayata geçirebilmek için bireysel emeklilik fonunu kurdular.Ve orada bu fonları toplayacaklar ve dolayısıyla oraya aktaracaklar.Siz hatırlayın fakir fukara fonu kuruldu. Akibetini ben bilmiyorum siz biliyor musunuz?İşçilere dediler ki konut edindirme fonu kurucaz. Her işi ev sahibi olacak dediler. Ev sahibi olan konut edindirme formdan işçi var mı? Ben bilmiyorum. Bakın tasarruf teşvik fonlarıyla ilgili disk açıldığı günden sonra ilk defa Kocaelinde yağmurlu bir günde miting yapmıştık biz. Çok büyük bir pankart getirdik oraya.Tasarruf teşvik fonlarımıza 6 milyar para var. Bu parayı geri verin dedik.O dönemlerde 54'ncü hükümet iktidardaydı. Ertesi gün 54'ncü hükümet sözcüsü şöyle bir ifade kullandı. Dedi ki 'kasada 5 kuruş para yok. Şimdi işsizlik fonlarına gelelim. Sayın başbakan Binali Yıldırım ulaştırma bakanı iken Binali Yıldırım gapa ve kara yollarına işsizlik fonundan 25 milyar para aktarmış. Gapa tabi ki para aktarılsın kara yolları tabi ki yapılsın. Peki devlet bütçesi nereye gidiyor? Yani birazda saraya yapmış olduğunuz yatırımlardan kısın, kara yollarına ve gapa aktarın. Niye işsizlik fonundan oraya para aktarıyorsunuz ? Bu da yetmedi daha sonra ne oldu? Daha sonra da şöyle bir şey oldu.25 milyarda patronlara sanki açlık sınırında yaşıyorlarmış gibi oraya da 25 milyar aktardılar.Ve dolayısıyla 15 yılda anasının ak sütü gibi hakkı olan ve işsiz kalan kardeşlerimize 10 milyar para aktardılar. Olacak iş değil. Yani bunlar hep amacı dışında kullanıldığından dolayı bakın yine de söylüyorum, kıdem tazminatlarımız bireysel emeklilik fona eğer devredilirse bu bizim sonumuz olur. Neden çünkü kıdem tazminatı olmayan yerde kesinlikle iş güvencesi olmaz .Biz size broşürler dağıttık. Şube başkanlarınız temsilci kardeşlerimiz kiralık işçisine karşı yürüyüşler yaptık değil mi? Toplantılar yaptık. Bu kiralık işçinin ne kadar kötü bir şey olduğunu anlatmaya çalıştık. Ancak şu kadarını söylim. Şimdi bu kiralık işçinin yani özel istihdam bürolarının merkezi Hollanda. Hollanda'da HDK isminde bir şirket var. Bu şirket uluslararası özel istihdam bürolarını yönlendiren bir şirket. Sermayesi ne kadar biliyor musunuz ? Sermayesi 450 milyar dolar. Bir daha söylüyorum 450 milyar dolar. Peki Türkiye’nin bütçesi ne kadar? Türkiye’nin 2015 yılında ki bütçesi 507 milyar düşünebiliyor musunuz ? Şimdi şunu anlatmaya çalışıyorum. Türkiye bütçesinin kaç katı olduğunu anlamaya çalışın. Kiralık işçi aslında anayasamıza göre uluslararası hukuka göre nedir? Suçtur. Yani burada çok farklı siyasal görüşte olan arkadaşlarımız vardır mutlaka da olacaktır. Ama elimizi vicdana koyalım. Bu kiralık işçiye Türkiye de işçinin olabilmesi için oy veren vekiller kim oy verdiyse bana göre insanlık suçu işlemiştir. Diye düşünüyorum. Çok zorlu süreçlerden geçiyoruz ama umutsuz olmayın. 9'a yakın illerde büyük salon toplantıları yaptık. Mikrofonları uzattığımız da bana söyledikleri şey 'başkan korkuyoruz, başkan bu ülke nereye gidiyor, başkan önümüz çok karanlık ? Benimde onlara söylediğim tek şey var. Evet ben endişeliyim ben korkmuyorum siz de korkmayın. Ancak bu zifiri karanlığa karşı da küfretmeyin aydınlık. Türkiye için bir mum yakın. Çok şey konuşulması gerekiyor çok şeyler anlatılması gerekiyor. Bugün 3 bin 70'e yakın demokratik kitle örgütü kapatıldı. 10'nun üzerinde ki milletvekili cezaevinde, 140'a yakın basın emekçisi cezaevinde, Cumhuriyet gazetesi gibi. Cumhuriyet gazetesinin adını koyan Mustafa Kemal’dir. Ben Cumhuriyet okuruyuyum 17 yaşından bu yana. Cumhuriyet gazetesinin ilkeleri ve gelenekleri şöyledir. Bu ülkenin bağımsız demokratik laik sosyal hukuk devleti olmasını isteyen bir yazarları vardır. Köşe yazarları da böyledir. Fetoyla hiçte hiç alakası ve ilgisi olacağını sanmıyorum. Eğer siz fetocu aramak istiyorsanız bizim bir araştırmamız var . Orta doğu da ve Afrika da feto örgütünün 164 okulu var. 164 okulunun yarısında Ak Partili milletvekillerin ya anasın ya da babasının isimleri var. Yani şunu anlatmaya çalışıyorum. Bakın biz burada kahvaltı yapıyoruz değil mi? Bu kahvaltı sonrasında mutlaka vergi veriyoruz. Bu bizden alınan vergilerle feto örgütüne 150 milyar dolar yardım yapmışlar. Feto örgütünün Orta Doğu'da ve Afrika'da ki total bütçesi yani varlığının totalı 150 milyar dolar. Ama baktığımızda özelleştirme sonrasında üniversite hastanelerin borcu ne kadar biliyor musunuz? Üniversite hastanelerin borcu 400 milyar. Üniversite hastanelerin 400 milyar borcu varken biz terör örgütü dediğimiz feto örgütüne 150 milyar dolarlık bir katkı sağlıyoruz. Ben bilmem, tahrikatları tanımam da ilişkim de olmadı hiç kimseye de tavsiye etmem. Ama 1 milyon Süleymancı tarikatına da yardımcı olmuşlar katkı koymuşlar. Buralara yardımcı olacaksanız, buralara katkı koyacağınıza bakın burada ve Türkiye’de binlerce, belki de on binlerce iş bekleyen, aş bekleyen engelli kardeşlerimiz var.Ve onun dışında da işsiz üniversite gençlerimiz var. Ve bugün başını yastığa koyan en az 3 milyona yakın aç yatan insanlarımız var. Gelin buralara yatırımlar yapalım buralara katkı sunalım yani buralarda bizim insanlarımıza yardımcı olalım. Siz devletsiniz siz hükümetsiniz ayrımsız olarak. Benim babamın bir sözü vardı. Şube başkanlarım bilir. Orta okuldayken babam beni karşısına alırdı. ' Bak oğlum. Sarılmak istiyorsan önce kollarını aç' Evet ben disk genel başkanı olarak önce üyelerimizle, ülkemizle, ülkemizde yaşayan tüm halkımıza sarılmak istiyoruz. Yan yana olmak istiyoruz. Birlikte olmak istiyoruz. ve size biz genel iş olarak disk olarak kollarımızı açtık arkadaşlar"
DİSK Genel İş İstanbul Anadolu Yakası 1 nolu Şubesi Başkanı Mehmet Sait Tanyeri, DİSK Genel Başkanı Kani Beko'nunda katılımı ile 3 aralık Dünya Engelliler gününde, engelli üyeleri ile Kadıköy'de kahvaltıda bir araya geldi. Avrupa Şube Başkanlarınında katılımı ile gerçekleşen toplantının açılış konuşmasını yapan, DİSK Genel İş İstanbul Anadolu Yakası 1 nolu Şubesi Başkanı Mehmet Sait Tanyeri, konuşmasına evet dostlar diye başladı ve 3 aralık'ın engellilikten ziyade, engellenen sorunlar ile yüzleşme günü olduğunu vurguladı. Başkan Tanyeri, " Nüfusunun yaklaşık yüzde 15'in engelli olduğu bir dünya'da 3 Aralık bir güne sığmayacak kadar önemlidir. Erişebilirlik, engellilerin olmazsa olmasıdır. Erişilebirlik sağlanmış olsaydı. Eğitimde, Sağlıkta, Çalışma yaşamına, kısaca yaşamın her alanında engelli engel olmaktan çıkar, engelli bireylerin yaşam kalitesi bu nedenle düşmezdi. 21.yy dünyasında başarıszlığın, dışlanmışlığın ve yetersizliğin nedeni engelli olma durumu değildir. Engelleme durumudur. Belediyelerimizle imzaladığımız toplu iş sözleşmelerimizde, bu engelleme durumunun önüne geçmek için maddeler koyduk. Böylece engelli çalışanlarımız için kazanımlar elde ettik. Bu kazanımlarda emeği geçen Kadıköy, Ataşehir ve Kartal Belediye Başkanlarımıza ve yöneticilerimize teşekkür ediyorum. Her türlü engelleden uzak, eşit ve adil yarınlar için birlikte mücadele çağrımızı buradan bir kere daha haykırıyoruz. evet dostlar, Anadolu Yakası 1. Nolu Şube olarak engelliler ile ilgili çalışmalarımızı toplu sözlşeme taslaklarımızda da yansıttık. Biz bir ilk olarak, engelli arkadaşlarımızla bir komisyon oluşturduk. Bundan sonraki süreçlerde, kendimizle alakalı olan sorunlarımızı çözüm için birlikte olacağız" diye konuştu. " AYAKKABI DEĞİL ÇOCUKLARIMI İSTİYORUM" DİSK Genel İş İstanbul Anadolu Yakası 1 nolu Şubesi Başkanı Mehmet Sait Tanyeri'den sonra konuşan, DİSK Genel Başkanı Kani Beko yaptığı konuşmada, madenlerde iş sağlığı, iş güvenliği olmadığına değindi.
DİSK Genel Başkanı Beko, " Hatırlarsanız bir yönetici şöyle bir ifade kullandı. Dedi ki, 'Eğer biz madenlerde ino kriterlerini uygulamış olsaydık. Yani işçi sağlığı, iş güvenliği ile ilgili önlemleri almış olsaydık. Bugün 301 arkadaşımız toprak altında olmayacaktı. Bizde hakim karşısında olmayacaktık" Ermenek'teki Recep amcayı düşünün. Hatırlarsanız, 3 Bakan Recep amcayı teselli ederken, şöyle bir ifade kullandılar. Dediler ki ' amca Ermenek madenlerini sular bastı. Çekildikten sonra biz çocuklarınızı oradan kurtarabiliriz" Orada ki yırtık ayakkabılı, Recep amca daha sonra çok önemli çok güzel bir söz söyledi. Hatta o Recep amcanın ayakkabıları yırtık diye, Recep amcaya yeni lastik ayakkabılar getirdiğinde 'ben yırtık ayakkabı istemiyorum ben çocuklarımı istiyorum ben oğlumu istiyorum' demişti. Şimdi biz hala buralardan ders çıkaramadık. Hala buralara dolar gözüyle bakıyoruz. Ve buralarda eğer önlemler alınmassa tabiî ki önümüzde ki dönemde engelli kardeşlerimizin arasında daha bir çok engelli arkadaşlarımız katılacaklar. Bunu anlatırken şunu söylemek istiyorum.3 gün evvel Adana'daki yurtlarda yaşanan bir facia. Bunlar bizim çocuklarımız bunlar bizim evlatlarımız. Şimdi siz düşünebiliyor musunuz. 1923 yılında kurulmuş, Türkiye Cumhuriyeti Devleti 90 yıldan bu yana, Akp hükümeti de 15 yıldan bu yana o güzelim ilkokul çocukları için bir yurt bile yapamamış. Ve bu ilkokul çocuklarını o güzelim çocukları tarikatların eline teslim ediyorsunuz. Peki devlet nerede hükümet nerede? Arkadaşlar. Yani söylediğimiz zaman bizim alehimize dava açıyorlar. Çankaya’nın tam da göbeğinde Atatürk orman çiftliğinin tam da göbeğinde bir ucube var. Bir saray var. Şimdi adı külliye oldu. 1100 odalı, 5 bin personeli var. Elektrik parasının, su parasının ve personele yatırılan paranın haddi hesabı yok. Ama baktığımız da dün de gördük o güzelim çocuklar cayır cayır yurtlarda yandı.Böyle bir çarpıklık var. İstatisler geçen ay açıklandı. Orta doğuda hala kirli bir savaş devam ediyor. Burada ki gaziler yarın tabi ki engellilerin arasına katılacaklar.Şunu söylemek istiyorum mevcut binlerce engelli kardeşimiz var. O çatışmalara orada ki savaşa para göndereceğinize gelin engelli kardeşlerimize engelli arkadaşlarımıza bir istihdam yaratın. Bunların da insan olmaktan kaynaklanan temel ihtiyaçlarını giderebilmek için devlet ve hükümet gerçekten kollarını açması gerekir. Özelleştirmeler taşeronlaştırmalar sonrasında ne oldu? Milyonlarca işsizlik bugüne baktığımızda, Türkiye maalesef üzülerek söylüyorum. Biz de bu toprakların çocuğuyuz.İşsizlik açlık ve sefalet. Özelleştirmeler sonrasında arsa fiyatına satılan bizim kale dediğimiz artık tekel fabrikası yok. Sümerbank yok. Türk Hava Yolları yok. Kara yolları yok. Kendi yandaşlarına buraları arsa fiyatına sattılar. Şimdi sıra nerde biliyor musunuz sıra şimdi Sabiha Gökçen Havaalanında. Şimdi Sabiha Gökçen Havaalanı satacaklarmış ve orduya modern silahlar alacaklarmış. Peki ne olacak bu modern silahlar? Dolayısıyla savaşa bütçenin büyük bir bölümünü vereceklermiş. Bizde diyoruz ki savaş ölümdür savaş gözyaşıdır. Dolayısıyla biz savaştan yana değil biz barıştan yana olalım. Zaman zaman eğer disk'in açıklamalarını izlediyseniz bizim söylediğimiz açık net bir şekilde şu. Bu topraklar yeteri kadar kardeş kanına doydu. Gözyaşına da doydu. Bundan sonra analar ağlamasın çocuklar ölmesin önce ülkemize ve sonra orta doğuda barış olsun kardeşlik olsun diyoruz. Geçen ay üçlü danışma kurulunda çalışma bakanıyla bir araya geldik. Ve çalışma bakanının aynen ifadesi şöyle. Kıdem tazminatların yeniden gözden geçirmemiz gerekir dedi.Süleyman soylu çalışma bakanı iken yeni çalışma bakanına görevini teslim ederken orada bir ifade kullandı. Dedi ki biz bireysel emekli fonu çözdük.Şimdi sıra kıdem tazminatlarında. İş verenlerin % 70 kıdem tazminatların yeniden gözden geçirilmesini istiyorlar. Ondan dolayı da bu görev sizin. Bugün piyasaya göre otuz yıl çalışan bir işçi arkadaşımız emekli olduğunda ortalama 100.000 bin lira bir ücret alacak. Yani kıdem tazminatını alacak 100.000 bin lira. Biz eskiden hem ev alıyorduk. Hem de biz emekli olduğumuz da o zamanlar. 124 Murat vardı. Bir de küçük araba alıyorduk. kıdem tazminatımızla. Bugüne geldiğimiz de bir ev bile alamıyoruz. Şimdi bireysel emeklilik fonuna devredildiğinde 30 yıl çalışan bir işçi arkadaşımızın alacağı para ne biliyor musunuz? 50 milyon lira. Tüsiat’ın tiskin ekonomiden sorumlu devlet bakanın raporlarında kıdem tazminatı ya 13 ya da 15 gün olarak tasarlanmış. Yani bizim önümüzde ki dönemde kıdem tazminatları hükümetin gündemine geldiğinde bizim ayağa kalkmamız lazım bizim 100 yıllık kazanımız olan kıdem tazminatlarımızı leş kargalarına kesinlikle yedirmememiz gerekir diye düşünüyorum. İki ay önce basından ve televizyondan biz izledik belki gözünüzden kaçmış olabilir.Şili de faşist pinoşe iktidara geldiğinde ilk yaptığı şey ne biliyor musunuz? İlk yaptığı şey bireysel emekli fonu şili meclisten geçirmek. 40 sene önce bunu geçirdi. Anlayamadı şili de ki işçiler.Ne olduğunu anlayamadılar. Ama 40 sene sonra 2 ay önce 500.000 emekli sokaklara döküldü. Ellerinde ki dövüz aynen şöyle biz açız açlık sınırı altında maaş alıyoruz asgari ücretin altında maaş alıyoruz. Ne zaman bunu anladılar 40 yıl sonra. Bizim bireysel emeklilik fonuna sakın önümüzde ki günlerde bir kampanyamız olacak. Sizde bu kampanyaya katkı koyun kesinlikle bireysel emeklilik fonuna girmeyin.Bireysel emeklilik fonunda ben İzmirliyim siz İstanbullusunuz ve bunu göreceksiniz.Bireysel emeklilik fonunda ki toplanacak olan formlar yarın doğrudan kanal İstanbul projesine aktarılacak. Kanal İstanbul projesine para bulamadıkları için ihaleyi yapamadılar. Ve burada 19 müteahit kanal İstanbul projesini hayata geçirebilmek için bireysel emeklilik fonunu kurdular.Ve orada bu fonları toplayacaklar ve dolayısıyla oraya aktaracaklar.Siz hatırlayın fakir fukara fonu kuruldu. Akibetini ben bilmiyorum siz biliyor musunuz?İşçilere dediler ki konut edindirme fonu kurucaz. Her işi ev sahibi olacak dediler. Ev sahibi olan konut edindirme formdan işçi var mı? Ben bilmiyorum. Bakın tasarruf teşvik fonlarıyla ilgili disk açıldığı günden sonra ilk defa Kocaelinde yağmurlu bir günde miting yapmıştık biz. Çok büyük bir pankart getirdik oraya.Tasarruf teşvik fonlarımıza 6 milyar para var. Bu parayı geri verin dedik.O dönemlerde 54'ncü hükümet iktidardaydı. Ertesi gün 54'ncü hükümet sözcüsü şöyle bir ifade kullandı. Dedi ki 'kasada 5 kuruş para yok. Şimdi işsizlik fonlarına gelelim. Sayın başbakan Binali Yıldırım ulaştırma bakanı iken Binali Yıldırım gapa ve kara yollarına işsizlik fonundan 25 milyar para aktarmış. Gapa tabi ki para aktarılsın kara yolları tabi ki yapılsın. Peki devlet bütçesi nereye gidiyor? Yani birazda saraya yapmış olduğunuz yatırımlardan kısın, kara yollarına ve gapa aktarın. Niye işsizlik fonundan oraya para aktarıyorsunuz ? Bu da yetmedi daha sonra ne oldu? Daha sonra da şöyle bir şey oldu.25 milyarda patronlara sanki açlık sınırında yaşıyorlarmış gibi oraya da 25 milyar aktardılar.Ve dolayısıyla 15 yılda anasının ak sütü gibi hakkı olan ve işsiz kalan kardeşlerimize 10 milyar para aktardılar. Olacak iş değil. Yani bunlar hep amacı dışında kullanıldığından dolayı bakın yine de söylüyorum, kıdem tazminatlarımız bireysel emeklilik fona eğer devredilirse bu bizim sonumuz olur. Neden çünkü kıdem tazminatı olmayan yerde kesinlikle iş güvencesi olmaz .Biz size broşürler dağıttık. Şube başkanlarınız temsilci kardeşlerimiz kiralık işçisine karşı yürüyüşler yaptık değil mi? Toplantılar yaptık. Bu kiralık işçinin ne kadar kötü bir şey olduğunu anlatmaya çalıştık. Ancak şu kadarını söylim. Şimdi bu kiralık işçinin yani özel istihdam bürolarının merkezi Hollanda. Hollanda'da HDK isminde bir şirket var. Bu şirket uluslararası özel istihdam bürolarını yönlendiren bir şirket. Sermayesi ne kadar biliyor musunuz ? Sermayesi 450 milyar dolar. Bir daha söylüyorum 450 milyar dolar. Peki Türkiye’nin bütçesi ne kadar? Türkiye’nin 2015 yılında ki bütçesi 507 milyar düşünebiliyor musunuz ? Şimdi şunu anlatmaya çalışıyorum. Türkiye bütçesinin kaç katı olduğunu anlamaya çalışın. Kiralık işçi aslında anayasamıza göre uluslararası hukuka göre nedir? Suçtur. Yani burada çok farklı siyasal görüşte olan arkadaşlarımız vardır mutlaka da olacaktır. Ama elimizi vicdana koyalım. Bu kiralık işçiye Türkiye de işçinin olabilmesi için oy veren vekiller kim oy verdiyse bana göre insanlık suçu işlemiştir. Diye düşünüyorum. Çok zorlu süreçlerden geçiyoruz ama umutsuz olmayın. 9'a yakın illerde büyük salon toplantıları yaptık. Mikrofonları uzattığımız da bana söyledikleri şey 'başkan korkuyoruz, başkan bu ülke nereye gidiyor, başkan önümüz çok karanlık ? Benimde onlara söylediğim tek şey var. Evet ben endişeliyim ben korkmuyorum siz de korkmayın. Ancak bu zifiri karanlığa karşı da küfretmeyin aydınlık. Türkiye için bir mum yakın. Çok şey konuşulması gerekiyor çok şeyler anlatılması gerekiyor. Bugün 3 bin 70'e yakın demokratik kitle örgütü kapatıldı. 10'nun üzerinde ki milletvekili cezaevinde, 140'a yakın basın emekçisi cezaevinde, Cumhuriyet gazetesi gibi. Cumhuriyet gazetesinin adını koyan Mustafa Kemal’dir. Ben Cumhuriyet okuruyuyum 17 yaşından bu yana. Cumhuriyet gazetesinin ilkeleri ve gelenekleri şöyledir. Bu ülkenin bağımsız demokratik laik sosyal hukuk devleti olmasını isteyen bir yazarları vardır. Köşe yazarları da böyledir. Fetoyla hiçte hiç alakası ve ilgisi olacağını sanmıyorum. Eğer siz fetocu aramak istiyorsanız bizim bir araştırmamız var . Orta doğu da ve Afrika da feto örgütünün 164 okulu var. 164 okulunun yarısında Ak Partili milletvekillerin ya anasın ya da babasının isimleri var. Yani şunu anlatmaya çalışıyorum. Bakın biz burada kahvaltı yapıyoruz değil mi? Bu kahvaltı sonrasında mutlaka vergi veriyoruz. Bu bizden alınan vergilerle feto örgütüne 150 milyar dolar yardım yapmışlar. Feto örgütünün Orta Doğu'da ve Afrika'da ki total bütçesi yani varlığının totalı 150 milyar dolar. Ama baktığımızda özelleştirme sonrasında üniversite hastanelerin borcu ne kadar biliyor musunuz? Üniversite hastanelerin borcu 400 milyar. Üniversite hastanelerin 400 milyar borcu varken biz terör örgütü dediğimiz feto örgütüne 150 milyar dolarlık bir katkı sağlıyoruz. Ben bilmem, tahrikatları tanımam da ilişkim de olmadı hiç kimseye de tavsiye etmem. Ama 1 milyon Süleymancı tarikatına da yardımcı olmuşlar katkı koymuşlar. Buralara yardımcı olacaksanız, buralara katkı koyacağınıza bakın burada ve Türkiye’de binlerce, belki de on binlerce iş bekleyen, aş bekleyen engelli kardeşlerimiz var.Ve onun dışında da işsiz üniversite gençlerimiz var. Ve bugün başını yastığa koyan en az 3 milyona yakın aç yatan insanlarımız var. Gelin buralara yatırımlar yapalım buralara katkı sunalım yani buralarda bizim insanlarımıza yardımcı olalım. Siz devletsiniz siz hükümetsiniz ayrımsız olarak. Benim babamın bir sözü vardı. Şube başkanlarım bilir. Orta okuldayken babam beni karşısına alırdı. ' Bak oğlum. Sarılmak istiyorsan önce kollarını aç' Evet ben disk genel başkanı olarak önce üyelerimizle, ülkemizle, ülkemizde yaşayan tüm halkımıza sarılmak istiyoruz. Yan yana olmak istiyoruz. Birlikte olmak istiyoruz. ve size biz genel iş olarak disk olarak kollarımızı açtık arkadaşlar"