Muhteşem kameralara sahip akıllı telefonların hayatımızın merkezindeki yerini almasıyla, sosyal medya paylaşımlarımız da selfielerden gördüğümüz herhangi bir anı ölümsüzleştirdiğimiz fotoğraflarla dolup taşmaya başladı. Her gün muhakkak fotoğraf ya da video çekiyoruz. Ancak bu çekimlerimiz ne denli başarılı ya da bir görseli hangi etmenlere göre iyi çekilmiş olarak adlandırıyoruz? İyi bir görsellik elde etmek için aslında belli başlı kurallar var. Fotoğraf ve video dünyasına adımınızı attığınızda öncelikli olarak bu kuralları takip etmeniz faydalı olabilir, tabi ki bu kuralları özümsedikten sonra yıkmak da sizin elinizde. Öyleyse bahsettiğimiz bu 6 temel yol nedir, gelin birlikte inceleyelim.
Başarılı Bir Kompozisyon Oluşturmanın 6 Yolu
Kompozisyonu Planlamak
Bir görüntüyü kayıt altına almak bir bakıma bir resim çizmeye benzer. Nasıl ki, herhangi bir ressamın tablosunda farkında olmadığı herhangi bir nesne yer alamayacaksa, bir yönetmen için de bu durum benzerdir. Bir planın içerisinde gözden kaçan hiçbir detay olmaması gerekir. Bu yüzden oluşturulacak kompozisyon üzerine önceden birtakım planlamalarda bulunmak gerekebilir. Kamera hangi alanı görecek, bu alanda karakter nereye konumlanacak, karakterin etrafında ne gibi kompozisyonu destekleyecek nesneler olmalı? Tüm bunların planlamasını önceden yapmak, elde ettiğiniz görüntülerde zihninizdeki yansımalara ulaşmayı kolaylaştırır.
Aspect Ratio – Çerçeve Oranını Dikkatli Seçmek
Sinema karesinin eninin boyuna oranını ifade eden çerçeve oranı (aspect ratio) esasında oldukça maceralı bir hikayeye sahip. Hikaye, 1909’da Thomas Edison ve şirketinin hemen hemen her şey gibi video kliplerin enlerinin boylarına oranının da patentini almasıyla başlıyor. 1950’lere kadar ufak değişikliklerle de olsa filmler 4:3 oranında çekilmeye devam ediyor. 1950’de ise eğlence sektöründe artan ticari rekabet, bugünün tekniğine yön verecek bir değişimin ilk adımına sebep oluyor. Şöyle ki; 1950’de evlerde televizyonların yaygınlaşmasıyla sinemalar izleyici çekemez hale geliyor ve çareyi televizyonun veremeyeceği bir şeyi izleyiciye vaat etmekte buluyorlar: Daha geniş ekran! 3 kameralı Cinerama‘dan sonra Paramount, Universal gibi yapım şirketlerinin daha geniş ekran görüntüleri daha kaliteli yayınlayabilmek adına girdikleri rekabet, William Wyler‘ın efsanevi filmi Ben Hur‘da kullanılan 1:2.70 (Bugünün standardı olan 16:9, alternatif kullanımına göre 1:1.77’ye denk geliyor)gibi absürt rakamların ortaya çıkmasına sebep oluyor. Seçilecek çerçeve oranı ise hikayeyi nasıl anlatmak istediğinizle doğrudan ilgili. 16:9 geniş bir landscape vadetse de genellikle karakteri yerleştirmenin zor olduğu çerçeve oranlarından biri. Ek olarak Xavier Dolan’ın Mommy filminde anlatıyı kuvvetlendirmek için çerçeve oranıyla oynadığını eklemekte de yarar var.
1/3 Kuralı
Vizörün yansıttığı alanın 9 eşit parçaya bölünmesi üzerinden işleyen bu kural, aslında parçaların kesiştiği noktalara objelerimizi yerleştirmek olarak tanımlanabilir. İnsan gözünün bir görseli soldan sağa doğru taradığı gerçeğini göz önünde bulundurarak, noktaların merkezine ön plana çıkarmak istediğiniz karakteri ya da objeyi eklemeniz çalışmanızın etkisini artıracak unsurlardan biri.
Oyuncuların Gözlerine Dikkat Çekmek
Bir insanın gözleri, aslında onun kimliği gibidir. Göz teması kurmak ise, hem güvenilirliği hem de etkileyiciliği artırdığı için öğretmenlerden siyasetçilere pek çok kişinin üzerinde durduğu konulardan biridir. Gözler, sinemada da oldukça önemli. Çünkü izleyicinin karakterle kuracağı özdeşim büyük çoğunlukla gözlerde başlayacaktır. Yakın çekimlerin kullanılmadığı ve karakterlerin mimiklerini, gözlerini yakından göremediğimiz filmlerle ilgili kendimizi hikayeye kaptırmakta sorun yaşayabiliriz. Bunun sebebi karakterin özellikle gözleri aracılığıyla, sağlanmak istenen özdeşimi kuramamamız aslında.
Simetri Her Şeyi Değiştirir
1/3 kuralı elbette sinemada önemli bir yer tutsa da, birçok kompozisyon bu kural üzerinden oluşturulsa da Stanley Kubrick gibi usta yönetmenler bazen simetriye bambaşka anlamlar yükleyip 1/3 kuralını geri plana atabiliyor. Bu durum elbette estetik anlamda muhteşem görüntüler elde etmeyi sağlarken karakterleri de genellikle kompozisyonun merkezine oturtur.
Yatay ve Dikey Çizgiler İzleyicinin Dikkatini Yönlendirmede Kullanılabilir.
Perspektifi doğru ayarlayarak, yollar, binalar, sokak lambaları, ağaçlar, bir masa gibi her türlü nesne izleyicinin bakışı aracılığıyla çizgiyi takip etmesini sağlar. Önemli olan bu takibi anlatıya hizmet edebilecek bir biçimde tamamlamak. Bakışın bittiği yerde karakterin adım atmaya başlaması gibi.