Taraf’tan Tunca Öğreten’in haberine göre, “Bu Kaçıncı Öldürülüşüm Hain” başlığıyla yazılan Madımak notlarında Nesin, Pir Sultan Abdal Derneği’nin düzenlediği etkinlikte yaptığı konuşmadan sonra Sivas’ta içkili bir restoran aradıklarını ancak dönemin Refah Partili Belediye Başkanı’nın getirdiği yasak nedeniyle güç bela bir yer bulduklarını söyleyerek başlıyor
‘Solumda ertesi gün yakılarak öldürülecek Behçet Aysan vardı’
“Oysa benim önceki Sivas’a gelişlerimde meyhaneler, içkili lokantalar, otellerin içkili restoranları dolu olurdu. Bizim masamızda, benim solumda, ertesi gün (2 Temmuz) Madımak Oteli’nde yakılarak öldürülecek olan Behçet Aysan vardı” diyen Nesin, Sivas’a kadar kendilerine eşlik eden Ankara polisinin, şehre vardıktan sonra görevi Sivas polisine devredişini de anlatıyor.
‘İnsan, biraz sonrasını bile bilemiyor’
Nesin, şair Metin Altıok’un ölümünüyse şu sözlerle aktarıyor: “Sevgili Metin Altıok masada, tam karşımdaydı. O masada önceden tanıdığım tek kişi olarak salt onu unutmuyorum. İnsan, biraz sonrasını bile bilemiyor. Sevgili Metin Altıok’un, 20 saat sonra Madımak Oteli’nde canlı canlı yakılacağını, ama ölmeyeceğini, hastaneye kaldırılıp iki- üç gün daha acılar çekerek kıvrandıktan sonra, gericilerin 37’nci kurbanı olarak öleceğini nasıl bilebilir.
Aziz’e mezar olacak
Madımak Oteli’ne yapılan saldırı için “Merdivenlerde savunma örgütlenmesi. Bir saldırı püskürtüldü. Şeriat. Aziz’e mezar olacak” sözlerini kullanan Nesin, ölümün yavaş yavaş yaklaştığı anları “Odada kadınlar, başlarını elleri arasına almışlar” diyerek anlatırken “Oyun yazmıyorum” diye not düşüyor.
‘Sizi bırakıp kaçamam’
“Aziz’e ölüm” seslerine saatlerce maruz kaldığını ama kaçmak istemediğini belirten Nesin şu ifadeleri kullanıyor: “Askerlerin kalkanları, candarma kalkanları. Artıyor. Kalkana filan benzemiyor. Cevat Geray ve karısı beni kaçırmaya çalışıyorlar. Sanıyorum ki onlar, salt benim için bu saldırının yapıldığına içtenlikle inanıyorlar. Ben kaçıp gitsem kurtulacaklarını sanıyorlar. Böyle de düşünmekte haklılar. Çünkü ‘Aziz Nesin’e mezar olacak’ diye bağırıyorlar. Ben de onlara, ‘Sizi bırakıp kaçamam’ diyorum. Bıraksam da, bırakmasam da kaçamam. Ben olmasam kurtulacakları umudu var onlarda.”
‘Korkunç bir sessizlik, evet ölüm sessizliği’
Nesin, katliamı hissedişini “ölüm sessizliği” diyerek anlatıyor: “Ben bu devletin nasıl devlet olduğunu bilmeme karşın, hâlâ içimde şöyle ya da böyle bir devletin bulunduğu umudu ve inancı var. Bu yüzden nasıl olsa kurtulacağımıza inanıyorum. Uluç Gürkan valiye telefon açıyor: Bizi buradan aldırtın, aldırtabilirsiniz… Müthiş bir çığlık, kadın çığlığı… Sonra korkunç bir sessizlik. Evet ölüm sessizliği… Kısa sürüyor.”