HAVADAN SUDAN Gün içinde birbiriyle pek te bağlantısı olmayan ve sıradan konuşmalara ‘’Havadan-Sudan’’ deriz. Ben de bu gün size havadan,sudan ve topraktan bahsetmek istiyorum. Bütün canlıların doğada yaşamını devam ettirebilmesi için vazgeçilmez olan üç temel ihtiyaç Hava, Su ve Topraktır. Eğer bunlardan bir olmaz ise doğada bütün yaşam sona erer. Dünyamız sanayi devriminden sonra hızla kirlenmeye başladı gözü para kazanmaktan başka bir şey görmeyen sanayi kuruluşu sahipleri insan emeğini olduğu gibi yer altı ve yer üstü kaynaklarını hızla sömürmeye başladılar. Yer altı ve yerüstü kaynakları hızla yok olurken ‘’Çevre Kirliliği’’ akıl almaz boyutlara ulaştı. Çünkü bu sanayi kuruluşları daha az maliyetle daha çok üretmek isterken çevreyi adeta katlettiler. Zaman içersinde özellikle Avrupa’da işçi sınıfının örgütlenmesi yani emek maliyetinin artması ve çevre bilincinin gelişmesiyle Avrupa’nı sanayi kuruluşları fabrikalarını Asya gibi yoksul bölgelere taşıyarak hem ucuz iş gücüne ulaştılar hem de çevreyi kirletmeye devam ettiler. Bununla mücadele etmek için Birleşmiş Milletler’ce 1997 yılında hazırlanan Kyoto Protokolü ancak 2005 yılında yürürlüğe girebildi. Ne var ki ‘’Küresel Isınma’’ ve ‘’İklim Değişiklikleri’’ ile mücadeleyi amaçlayan Kyoto Protokolü tam olarak uygulanmadığı için atmosfere zehirli gazların bırakılması devam etmektedir. Ülkemize gelecek olursak endüstiriyel kalkınmamızı tamamlayamadığımız için üretim uğruna her türlü çevre sorununu göz ardı ediyoruz. Nükleer santral kurma çalışmalarından doğanın dengesini altüst edecek HES’lere, rastgele kurulan baz istasyonlarından denetlenmeyen ve zehir saçan fabrikalara, rant uğruna yok edilen ormanlardan bilinçsizce doldurulan sahillere kadar çevre adına bütün olumsuzluklar devam etmektedir. Türkiye’de yaşayan bir birey olarak yeni oluşan TBMM’den çevre konusunda daha duyarlı olmasını ve yarınlara daha yaşanabilir bir ülke ve dünya bırakılması için çalışmalar yapmasını bekliyorum. Şunu iyi biliyorum ki bu beklentinin hayata geçebilmesi için yurttaşlar olarak birlikte mücadele etmeliyiz. Hangi siyasi düşünceden ya da hangi dinsel inançtan ve hangi etnik kökenden olursak olalım aynı havayı soluyoruz. Ülkelerin sınırları vardır ama unutmayın çevre kirliliği sınır tanımıyor 1996’da Ukrayna’nın Kiev kentinde patlayan Çernobil Nükleere Santrali’nin ölümcül sonuçları ülkemiz dahil pek çok yerde devam ediyor. Yazımı bir Kızıl derili atasözü ile bitirmek istiyorum ‘’Bu dünya bize atalarımızdan miras kalmadı, biz dünyayı çocuklarımızdan ödünç aldık.’’ Unutmayın ‘’Gökyüzü herkesindir’’ Daha yaşanabilir ve daha temiz bir dünya dileğiyle.