Basın özgür ve tarafsız olmalıdır.
Erklerin duymak istediklerini değil çıplak gerçekleri söylemeli ve yazmalıdır.
En temel insan haklarından birisi Haber alma hakkıdır.
İnsanlar gazeteci kimliğinden dolayı Osmanlı döneminde mahpushanelere Cumhuriyet dönemi ve günümüzde ise cezaevlerine atılmaktadır.
Burada hassas bir denge vardır.
Bizler bu dengeyi kalp gözümüz ile görebilen gazetecileriz.
İçeri sokulan her gazetecinin içinde gerçekten gazeteci olduğu gibi gazetecilik ile alakası olmayan tetikçilerin bulunduğunu; Vatana ihanet eden ile vatana hizmet edenin aynı adla anılamayacağını bilenlerdeniz.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk basın hakkında şöyle diyor:
“Basın bir ulusun ortak sesidir. Başlı başına bir okul ve öncüdür.”
Unutmayalım ki bu aziz vatan işgale uğradığında Bâb-ı Âli’de işgale alkış tutan gazeteciler var iken o işgalcilere ilk kurşunu sıkan ve direnişi başlatan İzmirli Gazeteci Hasan Tahsin’dir.
Kurtuluş Savaşının devam ettiği günlerde çıkarılan Hakimiyet-i Milliye Gazetesinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk halkı milli direnişe çağıran köşe yazarları yapmıştır.
Dememiz odur ki gazeteci haber yapmanın yanı sıra içinde yaşadığı toplumu bilinçlendirmek ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı uyarmak misyonuna sahip olmalıdır.
Ulusal boyutta veya Yerel anlamda gazetecilik yapan kişiler tarihe iz bırakacağını unutmamalı.
Nergiz Süslü