Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 20. Boğaziçi Zirvesi’nde konuştu. İşte o konuşmadan satır başları:
Sağlıklı bir küresel gelecek inşa edilemez. Teknoloji yasaklanamayacağına göre uyum sağlayacak önlemler…
Eğitim her dönemde ve her alanda olduğu gibi yeni küresel sistemde de teknolojinin getirdiği iş imkanlarını toplumun geniş kesimlerine ulaştırabilecek en önemli araçtır.
Ülkemizde müfredata giren birtakım uygulamalar akıllı ekonomilerde rekabetçiliği artırmamızı sağlıyor.Verim ekonomisi değil. Verim ekonomisine geçtiğimizde devreye ne girecektir. Yatırımlar girecektir. İstihdamın olduğu yerde üretim başlayacaktır. Bütün bunların olduğu yerde o toplumda rekabet başlayacaktır.
Bu durum aynı miktarda topraktan daha fazla ürün elde etmemiz gerektiğine işarettir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütüne göre 3’te 1’i gıdaların hatalıdır.
Gelişmiş ülkelerde yılda ortaya çıkan 220 milyon tonluk gıda istafı sahra altı Afrika’nın yıllık gıda üretimine denktir.
Bu durum insan odaklı, özellikle ısrarla söylüyorum verim ekonomisi tutumluluk ekonomisi olduğunu kaçınılmaz hale getirir.
2015 itibariyle yüzde 54 olan şehirde yaşayan nüfus oranı 2050 yılında yüzde 66’ya çıkması bekleniyor. Ülkemizde şehirlerde yaşayan nüfus yüzde 88’i buldu.
‘DÖVİZ İLE BORÇLANMAYI BIRAKALIM’Bugünki Türkiye’nin önü 15 Temmuz sabahından çok daha aydınlıktır.
Döviz baskısından piyasaları kurtulmamız lazım. Yerli para birimiyle borçlanmanın yollarını arayalım.
Bütün AVM’lerde patronlar hep dövizle kiralama yolunu seçiyorlar. Biz de diyoruz ki burada yeni bazı adımlar atmak suretiyle… Bu kiralamanın da ülkemizin bu süreci başarıyla atlatabilmesi için ben buna inanıyorum. Bunu da duyuruyorum. Çünkü bir adeta emperyal mantıkla öbür tarafta da… Battı batacak durumda olan esnaf var.
Bu süreci beraber atlatmalıyız. Bu vatan bizim, bu topraklar bizim. Hepimiz kardeşiz. Dayanışma içinde.‘BU TOPRAKLAR BİZİM OLACAK’Türkiye’nin Avrupa Birliği tarafından böyle takdir edilmesi devletimizi üzmüştük. AB defterini henüz kapatmış değiliz. Karşmıızdaki fotoğraf olumlu yönde beklentilere kapılmamıza izin vermiyor. Türkiye’nin önünde daima çok fazla alternatif mevcuttur. Bu alternatiflerden herhangi biri suretiyle yolumuza devam edeceğiz.
Burada ifade etmeyi doğru bulmuyorum ama… Az önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanımız burada bir şeyler ifade etti. Aylardır yıllardır oradada görüşmeler var. Oyalama oyalama taktik bu. Kıbrıs’ı tamamen verin karışmayın diyor. Dur bakalım ya. Orada o kadar şehit kanı var neyi veriyorsun.
Utanmadan sıkılmadan Avrupa Birliği toplantılarına Kıbrıs Adası’nın tamamını bayrağıyla katılıyor. Olamaz ki ya? Sen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’sin. Bunu göreceksin. Bu nasıl saygısızlık. Bunu anlayacaklar. Öğrenecekler.
Geçenlerde Yunanistan Başbakanı ile de görüştüm. Çoklu görüşme ikili görüşme. Bu yılın sonuna kadar bir yere varılması lazım. Bu topraklar bizim olacak. Yönetimi bize ait olacak. Aç tavuk kendini buğday ambarında zanneder.
Sağlıklı bir küresel gelecek inşa edilemez. Teknoloji yasaklanamayacağına göre uyum sağlayacak önlemler…
Eğitim her dönemde ve her alanda olduğu gibi yeni küresel sistemde de teknolojinin getirdiği iş imkanlarını toplumun geniş kesimlerine ulaştırabilecek en önemli araçtır.
Ülkemizde müfredata giren birtakım uygulamalar akıllı ekonomilerde rekabetçiliği artırmamızı sağlıyor.Verim ekonomisi değil. Verim ekonomisine geçtiğimizde devreye ne girecektir. Yatırımlar girecektir. İstihdamın olduğu yerde üretim başlayacaktır. Bütün bunların olduğu yerde o toplumda rekabet başlayacaktır.
Bu durum aynı miktarda topraktan daha fazla ürün elde etmemiz gerektiğine işarettir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütüne göre 3’te 1’i gıdaların hatalıdır.
Gelişmiş ülkelerde yılda ortaya çıkan 220 milyon tonluk gıda istafı sahra altı Afrika’nın yıllık gıda üretimine denktir.
Bu durum insan odaklı, özellikle ısrarla söylüyorum verim ekonomisi tutumluluk ekonomisi olduğunu kaçınılmaz hale getirir.
2015 itibariyle yüzde 54 olan şehirde yaşayan nüfus oranı 2050 yılında yüzde 66’ya çıkması bekleniyor. Ülkemizde şehirlerde yaşayan nüfus yüzde 88’i buldu.
‘DÖVİZ İLE BORÇLANMAYI BIRAKALIM’Bugünki Türkiye’nin önü 15 Temmuz sabahından çok daha aydınlıktır.
Döviz baskısından piyasaları kurtulmamız lazım. Yerli para birimiyle borçlanmanın yollarını arayalım.
Bütün AVM’lerde patronlar hep dövizle kiralama yolunu seçiyorlar. Biz de diyoruz ki burada yeni bazı adımlar atmak suretiyle… Bu kiralamanın da ülkemizin bu süreci başarıyla atlatabilmesi için ben buna inanıyorum. Bunu da duyuruyorum. Çünkü bir adeta emperyal mantıkla öbür tarafta da… Battı batacak durumda olan esnaf var.
Bu süreci beraber atlatmalıyız. Bu vatan bizim, bu topraklar bizim. Hepimiz kardeşiz. Dayanışma içinde.‘BU TOPRAKLAR BİZİM OLACAK’Türkiye’nin Avrupa Birliği tarafından böyle takdir edilmesi devletimizi üzmüştük. AB defterini henüz kapatmış değiliz. Karşmıızdaki fotoğraf olumlu yönde beklentilere kapılmamıza izin vermiyor. Türkiye’nin önünde daima çok fazla alternatif mevcuttur. Bu alternatiflerden herhangi biri suretiyle yolumuza devam edeceğiz.
Burada ifade etmeyi doğru bulmuyorum ama… Az önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanımız burada bir şeyler ifade etti. Aylardır yıllardır oradada görüşmeler var. Oyalama oyalama taktik bu. Kıbrıs’ı tamamen verin karışmayın diyor. Dur bakalım ya. Orada o kadar şehit kanı var neyi veriyorsun.
Utanmadan sıkılmadan Avrupa Birliği toplantılarına Kıbrıs Adası’nın tamamını bayrağıyla katılıyor. Olamaz ki ya? Sen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’sin. Bunu göreceksin. Bu nasıl saygısızlık. Bunu anlayacaklar. Öğrenecekler.
Geçenlerde Yunanistan Başbakanı ile de görüştüm. Çoklu görüşme ikili görüşme. Bu yılın sonuna kadar bir yere varılması lazım. Bu topraklar bizim olacak. Yönetimi bize ait olacak. Aç tavuk kendini buğday ambarında zanneder.