2023 seçimlerine aylar kala Yüksek Seçim Kurulu'yla dile getirilen "cemaat" iddiaları dikkat çekti. CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, Yüksek Seçim Kurulu’nda (YSK) 24 Ocak’ta boşalan beş üyelik için Danıştay ve Yargıtay’da yapılan seçimlerde dinsel yapılanmaların etkili olduğu iddiasını dile getirdi.Yayımladığı haftalık değerlendirme raporunda, ysk üyelikleri için Danıştay ve Yargıtay'da yapılan seçimlerde tarikat-cemaatlerin güç mücadelesinin yaşandığını dile getiren Toprak, "Yüksek Seçim Kurulu’nda 24 Ocak’ta boşalan beş üyelik için Danıştay ve Yargıtay’da yapılan seçimlerde, Türkiye’nin en yüksek iki yargı kurumunda YSK üyeliği seçiminde yürütülen siyasi pazarlıklar, iktidar ittifakının kendi içinde yüksek yargıçların partisel yakınlıkları, tarikat-cemaatlerin güç mücadelesi çerçevesinde yaşananlar, ülkemiz ve demokrasimiz adına ve yüksek yargının getirildiği yer açısından kaygı verici" dedi.Toprak şu ifadeleri kullandı:"YSK üye seçimlerinde adayların İskenderpaşa Cemaati, İsmailağa Cemaati, Hak Yolcular vb. cemaat mensubiyetlerine, AKP-MHP yakınlığı ve siyasi çizgisine göre parti desteklenmesi ve bunların apaçık yazılıp çizilmesi, kimsenin bundan rahatsızlık duymayıp sessizlikle geçiştirilmesi ne adalet ne vicdani olarak kabul edilemez. Böyle seçilmiş bir YSK’dan, dürüst, adil, tarafsız ve eşit bir seçim yöneteceğine inanmamız isteniyor. İnanmıyoruz. Seçim ve sandık güvenliğini kendi gücümüzle sağlayacağız. Sandıkları ve oyları patlatarak tüm hukuksuzlukları, adaletsizlikleri, planları ve oyunları bozacağız." Toprak, diğer konu başlıklarını şöyle sıraladı:Başörtüsüne anayasal güvence için anayasa değişikliği teklifini TBMM gündemine getiren iktidar, anayasanın açık ve somut hükmüne rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üçüncü kez adaylık tartışmalarıyla gerçekte ‘anayasayı çiğnemekte sakınca görmediğini ve siyasi samimiyetsizliğini’ sergiliyor. Her iki konu da iktidar ittifakının ‘siyasi istismar ve mağduriyet’ planının parçalarıdır!Cumhurbaşkanı (CB) Erdoğan ve ittifak ortağı bir yılı aşkın süreden bu yana erken seçim çağrısı yapan muhalefet partilerine ısrarla ‘seçimlerin zamanında yapılacağı, erken seçimin gündemlerinde olmadığı’ karşılığını verirken şimdi siyasi literatüre ‘seçimin güncellenmesi’ diye anlamsız bir kavram ilave ederek cumhurbaşkanı ve milletvekili seçiminin 14 Mayıs’ta yapılmasını savunuyor. CB Erdoğan bununla ilgili kararı 10 Mart’ta alacağını ve 60 günlük seçim takviminin başlayacağını söylüyor.✓ Öncelikle olağan gününden önce yapılan her seçim, erken seçimdir. Seçimin güncellenmesi diye bir kavram olmadığı gibi, CB Erdoğan’ın ‘mevsimsel nedenlerle’ seçimin haziran ayından mayısa çekilmesini gündeme getirmesi de çaresizliğin ve kamuoyunu aldatma çabasının ifadesidir. CB Erdoğan’ın ilk kez Cumhurbaşkanı seçildiği 2014 seçimi ağustos ayında, ikinci kez seçildiği 2018 seçimi 24 Haziran’da yapıldı. Üstelik normal zamanında olsaydı 3 Kasım 2019’da yapılacak cumhurbaşkanı seçimini 24 Haziran 2018’e erkene alan da mevcut ittifak ortakları idi. TBMM’nin erken seçim kararı alması dışında üçüncü kez aday olamayacağı anayasada apaçık yazıldığı halde, 2017’deki anayasa değişikliği referandumunda söz konusu maddenin bir kelimesini bile değiştirmeyen ve şimdi hukuksuz şekilde, anayasayı çiğneyerek yeniden aday olmaya çabalayan AKP Genel Başkanı ve CB Erdoğan’ın bu ısrarının ardındaki gerçek niyeti, buradan bir siyasi mağduriyet devşirmektir. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) üçüncü kez adaylığını onaylayacağından böylesine emin olmasının ardında da YSK’da boşalan üyelikler için yapılan seçimlerde göreve gelen yeni üyeler ve bunlar arasından başkanlığa seçilen yeni başkanın iktidarla yakın olması yatmaktadır. Anayasaya aykırı ve anayasayı çiğneme pahasına adaylık tartışmalarından siyasi mağduriyet beklentisini ötesinde buna paralel olarak siyasi istismar ve mağduriyet planıyla öne sürülen bir başka adım başörtüsüne ve aile kurumuna anayasal güvence teklifidir. CB Erdoğan bir yandan sürekli ve ısrarlı şekilde bu konuyu kendilerinin çözdüğünü, iktidarlarında başörtüsü mağduriyetine son verdiklerini söylerken diğer yandan bu anayasa teklifiyle, başörtüsü mağduriyetine son vereceklerini öne sürmektedir. Hangisi yalan hangisi gerçek? Gerçek olan, tıpkı üçüncü kez adaylık tartışmalarıyla yaratılmak istenen siyasi mağduriyet senaryosu gibi, anayasayı değiştirmek için sayısal yeterlilikleri olmadığı halde başörtüsüne anayasa düzenlemesini meclise getirmeleri de aynı şekilde ‘başörtüsü istismarıyla mağduriyet’ amacına yöneliktir.2023 yılı için yüzde 122,93 olarak yürürlüğe konulan Yeniden Değerleme Oranı (YDO) çerçevesinde, yargı harçlarında fahiş artışlar yapılması, adalete erişim ve hak aramayı geniş kesimler için olanaksıza dönüştürecektir. İktidar, bu yargı harcı zamlarıyla mazlum ve mağdurlara adeta ‘paran yoksa adalette yok’ demektedir!Cumhurbaşkanı (CB) Erdoğan, Yeniden Değerleme oranındaki (YDO) yüzde 50 indirim veya sıfırlama yetkisini kullanmadı ve adalet arayışı fahiş ölçüde zamlandı. Yargı harcı zamlarıyla zaten tartışılan adalet, neredeyse sadece parası olanların kullanabileceği bir imtiyaza dönüştü, ayrıcalık haline geldi. Memurlara, emeklilere yüzde 30 zammı ‘müjde’ diye sunan iktidar, 2023 yılı için yüzde 122,93 olarak belirlenen YDO’yu yargı ve adliye harçlarına da uyguladı. İstinaf, temyiz, kira, alacak, çalışma hayatı, iş, ticaret hayatı vb. tüm davalar için yatırılması zorunlu harçlarda yüzde 123’e varan artışlar, haksızlığa uğrayan, adalet arayanların önünde en önemli maddi engel haline geldi. Yürürlüğe konulan ‘Harçlar Kanunu Genel Tebliği’ ile pek çok kamu hizmetinin bedeli olağanüstü düzeyde artırılırken, ülkemizde zaten bağımsızlığı ve tarafsızlığı sorgulanan yargı hizmetleri ise geniş kesimler için neredeyse olanaksız ve erişilemez bir noktaya ilerledi. Fahiş zamlı yeni harçlara göre,✓ İlk derece mahkemesine sadece dilekçe verme harcı 180 TL’ye,✓ İtiraz için istinafa başvuru harcı ve idari kararlara karşı bölge idare mahkemesine başvuru harcı 492 TL’ye,✓ Danıştay ve Yargıtay’a temyiz başvurusu harcı 886,80 TL’ye,✓ Ticari davalarda, başvuru ve tescil harç tutarı yüzde 123 zamla 8.688 TL’ye yükseldi.✓ Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanının başvuru sayısının 450 bini aşmasından yakındığı, hak ihlali, adil yargılanmanın ihlali kapsamındaki AYM’ye bireysel başvuru davalarının yargı harcı ise 664 TL’den 1.480 TL'ye yükseldi.İnsanların adil, hukuka uygun şekilde yargılanmadıkları, haklarının ihlal edildiği düşüncesiyle hak arayabilecekleri son adalet kapısı olan AYM’ye başvuru için 1500 TL yatırmak zorunda bırakılmaları hak ve adalet tecellisinin ticarileşmesinin ötesinde, mağdurlara ‘Paran yoksa adalet yok!’ demektir! Adil yargılanmanın temel unsurlarından birisi olan savunma hakkı ve bu hakkı sağlayacak avukat tutma konusunda da yeni zamlı harçlar bu hakkın kullanımını zorlaştıracak düzeye yükseldi. Nitekim İstanbul Barosu, gerek yargı harçlarına yapılan fahiş zam ve artışlar gerekse aynı listede 3.855,30 TL’ye yükseltilen Avukatlık ruhsat harcının iptali ve yürütmenin durdurulması için Danıştay’a dava açtı. Baronun iptal davası başvurusunda ‘yargı harçlarında yapılan fahiş artışlarla, hak arama ve mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği’ belirtildi.İç ve dış toplam kamu borç stoku 2022 sonunda 4 trilyon 33 milyar TL’ye yükseldi. 2002’de 258 milyar TL toplam borç stoku devralan iktidar, 20 yılda ülkeyi 79 yıldaki (1923- 2002) tüm hükümetler döneminin 15 katı borca batırdı. Toplam borç stokunun 4’te 3’ü, 2018-2022 arası ‘Tek adam’ yönetimine geçişle gerçekleşti!Hazinenin 2022 sonu iç-dış ve toplam borç stoku rakamları, bu iktidarın ülkenin ve milletin geleceğini bir avuç alacaklı bankere ipotek ettiğini, iktidara geldiğinde devraldığı toplam borç stokunu 20 yılda 15’e katladığını gösterdi.✓ 1923’ten 2002’ye kadar 79 yıldaki tüm hükümetler döneminde 258 milyar 931 milyon TL olan iç ve dış toplam kamu borç stoku,✓ 2022 sonunda 20 yılda 3 trilyon 774 milyar TL artarak 4 trilyon 33 milyar 241 milyon TL’ye ulaştı.2017 sonunda 876 milyar 494 milyon TL olan toplam iç-dış borç stoku, patlamanın 2018’de ‘tek adam’ yönetimine geçiş sonrası patlama yaptı. 2018 sonunda 1 trilyon 67 milyara yükselen toplam kamu borç stoku, 2019’da 1 trilyon 329 milyara, 2020’de 1 trilyon 812 milyara, 2021’de 2 trilyon 747 milyara ve 2022 sonunda 4 trilyon 33 milyar liraya çıkmış! Diğer deyişle 20 yılda 4 trilyonu aşan borç stokunun 3 trilyon 257 milyar lirası, toplam iç ve dış borcun 4’te 3’ü yeni hükümet sistemine geçildikten sonra, 4 yılda tek adam yönetiminde yapılmış! 2017’den sonra dövizle ya da dövize endeksli borçlanma hızlanırken 2022 sonu itibarıyla toplam borç stokundaki dövizli ve dövize endeksli borçların payı yüzde 65’e, dış borç stokunun milli gelire oranı (Dış borç/GSYH) yüzde 52,6’ya ulaştı. 2002’de 131 milyar dolar olan dış borç stoku 2022 sonunda 442 milyar dolara yükselirken kamunun dış borç stoku yüzde 269 artışla 173 milyar dolara, özel sektörün borç stoku ise yüzde 522 artışla 237 milyar dolara ulaştı. Merkez Bankası ve finansal kuruluşlarla birlikte dış borç toplamı 443 milyar dolara çıktı. 2022 sonunda toplam borç stokunda 1,9 trilyon TL’ye ulaşan iç borçların 513 milyar liralık kısmı, yaklaşık yüzde 30’u döviz endeksli iç borç. 2017 sonunda iç borçlar içinde dövize endeksli olanların tutarı ‘sıfır’ iken 2018-2022 döneminde içeride dövize ve TÜFE’ye endeksli iç borçlanmaya hız verilerek adeta ülke hazinesi borca batırılmış. Ekonomide dolarizasyonu pekiştiren, dövize endeksli iç borçlanma ve Kur Korumalı Mevduat (KKM) ile hem hazine borçlarını hem tasarrufları dövize endeksleyerek ülkeyi ve ekonomiyi kur arttıkça artan bir borç açmazına sürükleyen iktidarın kendisi. ✓ Faiz artmasa bile iç borç stokundaki payı yüzde 30’a yaklaşan dövize endeksli iç borçların TL karşılıkları durduğu yerde yükselecek.
Gündem
31 Ocak 2023 - 16:03
Güncelleme: 31 Ocak 2023 - 19:04
Erdoğan Toprak: YSK üye adayları cemaat mensubiyetlerine göre desteklendi
CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, YSK üyelik seçimlerinde adayların cemaat mensubiyetlerinin belirleyici olduğu iddialarına dikkat çekti. Seçimlerde siyasi pazarlıklar yapıldığını ifade eden Toprak, “Böyle seçilmiş bir YSK’dan, dürüst, adil, tarafsız ve eşit bir seçim yöneteceğine inanmamız isteniyor. İnanmıyoruz. Seçim ve sandık güvenliğini kendi gücümüzle sağlayacağız" dedi.
Gündem
31 Ocak 2023 - 16:03
Güncelleme: 31 Ocak 2023 - 19:04
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir