Bütün dünyanın beklediği gün sonunda geldi. Bugün ABD’de 100 milyondan fazla seçmen, yeni başkanı Demokrat Parti’nin adayı Hillary Clinton mı, yoksa Cumhuriyetçi Partili rakibi Donald Trump mı olacağına karar verecek. Yerel saatle 06.00’da başlayacak oy verme işlemleri, akşam 19.00’da sona erecek. 230 milyon kayıtlı seçmenin bulunduğu ABD’de, oy kullananların sayısının 150 milyonu bulacağı ifade ediliyor. 26 Ekim’de başlayan erken oy verme işlemlerinde oyunu kullanan seçmen sayısı ise 40 milyon civarında. Seçimlerde iki büyük partinin adayları dışında Yeşiller Partisi’nden Jill Stein ve Liberteryen Parti’nden Gary Johnson da yarışacak. Son anketlere göre oy oranları yüzde 2 ve yüzde 6 olan bu adaylara şans tanınmıyor. ABD’nin yeni başkanının çarşamba sabahı belli olması bekleniyor.
1947 yılında Illinois eyaletinde dünyaya gelen Clinton, siyasi hayatına Cumhuriyetçi Parti saflarında başladı. 1964 yılındaki başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti’nin seçim kampanyasında gönüllü olarak çalışan Clinton, üniversitede de Cumhuriyetçilerin farklı birimlerinde rol aldı. İnsan hakları savunucusu Martin Luther King’in öldürülmesinin ardından Demokrat Parti’ye yaklaşan Clinton, 1968 yılındaki başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Nelson Rockefeller’ın kampanyasında ırkçı yaklaşımların kullanıldığını görünce Cumhuriyetçi Parti ile bağlarını kopardı. Demokrat Parti’nin adayı Hillary Clinton, en çok eski Başkan Bill Clinton’ın eşi olması ve Obama yönetiminde dışişleri bakanlığı yapmasıyla tanınıyor. 2008 yılında da başkanlık yarışına katılan ancak Barack Obama’nın gerisinde kalan Clinton, kampanyasında Trump’ın devlet yönetimindeki tecrübesizliğini öne çıkarıyor. Clinton, kadınlar, Müslümanlar, siyahiler, Latin kökenliler, eğitimli ve orta yaş üstü seçmenlerden büyük destek görüyor. Clinton, devlet yönetimindeki tecrübesiyle, Trump’a karşı mevcut düzeni devam ettirecek aday olarak görülüyor. Clinton’ın seçilmesi, ABD siyasi tarihi açısından bazı ilkleri de beraberinde getirecek. Bir büyük partinin ilk kadın başkanı olan Clinton, seçildiği takdirde ülkesinin ilk kadın başkanı olacak. Clinton’ın muhtemel galibiyeti, aynı zamanda Demokrat Parti’nin tarihinde ilk kez üç defa üst üste seçim kazanması anlamına gelecek. Cumhuriyetçi Partili adaylar bunu daha önce üç kez başarmıştı. Ancak 1925 seçimlerinden bu yana hiçbir parti üç kez üst üste başkanlığı elde edemedi.ÖFKELİ BEYAZLARIN YENİ KAHRAMANI
İş adamı ve televizyon yıldızı Donald Trump, seçilmesi halinde 60 yıl sonra ilk kez siyasi kariyeri olmadan başkanlık koltuğuna oturacak ilk isim olacak. Geçen yıl haziran ayında aday adayılığını açıkladığı zaman çok az kişinin şans verdiği Trump, Cumhuriyetçilerin adayı olmayı başarmakla kalmadı, aynı zamanda başkanlık yarışında da önemli bir şansa sahip oldu. 1946 yılında New York’ta dünyaya gelen Trump, hızlı yaşamı ve 2004’te yaptığı ‘reality show’ Çırak’la büyük şöhret sahibi oldu. Keskin söylemleriyle bilinen ve hemen her konuda sözleriyle büyük tartışmalar yaratan Trump, ağırlıkla ülkedeki işçi sınıfı beyazlardan destek alıyor. Meksika’dan göçmen girişini önlemek için sınıra duvar örme, ülkedeki yasadışı Latin kökenlileri sınırdışı etme ve Müslümanların ABD’ye girişini geçici olarak yasaklama vaatleriyle büyük tepki çeken Trump, hakkında çıkan cinsel taciz iddiaları nedeniyle zor günler geçirdi. Trump’ın, ünlü ve zengin olduğu için kadınlara istediğini yapabildiğini söylediği bir konuşma kaydının basına sızmasının ardından, 11 kadın medyaya verdikleri demeçlerde Trump’ın kendilerini daha önce taciz ettiğini öne sürdü. Ancak ülkenin en büyük seçmen grubunu oluşturan orta sınıf beyazların desteğinin, Trump’ı başkanlığa taşıyabileceği belirtiliyor. Latin göçmenlerin ucuz işgücü olarak kullanılması nedeniyle işlerini kaybeden ya da daha az ücrete çalışmak zorunda kalan beyaz halk, umudu Trump’ta görüyor. HİLLARY CLİNTON 1,5 PUAN ÖNDE
ABD seçmenler, doğrudan başkanı değil, başkanı seçecek olan ikinci derece seçmenleri seçiyor. Toplam 538 delege, eyaletlere nüfuslarına göre dağıtılıyor. 55’le en çok delegeye sahip olan Kaliforniya’da Demokratlar önde gidiyor. Bir eyalette en fazla oyu alan aday, oranın bütün delegelerine sahip oluyor. ‘Kazanan hepsini alır’ diye tabir edilen bu sistem, daha çok oy almanın değil, daha fazla eyalette kazanmanın daha önemli olmasını da beraberinde getiriyor. Son anketler, Clinton’ın bir adım önde olduğunu gösteriyor. CNN, NBC, ABC ve BBC televizyonları ile Washington Post, USA Today ve Los Angeles Times gazetelerinin son anketlerinin ortalaması alındığında, Clinton’ın oyu yüzde 46,25, Trump’ın oyu ise yüzde 44,75. İkincil seçmenler kurulunda ise 258 delegeyi garantileyen Clinton’a karşılık, Trump’ın 188 garanti delegesinin olduğu tahmin ediliyor. 62 delege içinse yarış son ana kadar sürecek. İki partinin birbirine çok yakın olduğu ve bu yüzden ‘savaş alanı’ olarak tanımlanan Florida, Ohio, Minnessota, Georgia ve Kuzey Karolina’daki sonuçlar merakla bekleniyor.
FBI KRİZİ SONA ERDİ
Adaylar, son güne kadar seçim çalışmalarına devam etti. Clinton’ın Pensilvanya’da düzenlediği mitinge ünlü rock müzisyeni Bruce Springsteen bir konserle destek verdi. Trump ise Demokratlara yakın eyaletlerden Minnesota’daydı. Seçimden iki gün önce Clinton için olumlu, Trump için olumsuz bir haber geldi. FBI Başkanı James Comey, Clinton hakkında yeniden açılan e-posta skandalı soruşturmasının kapandığını duyurdu. Clinton’ın dışişleri bakanı olduğu dönemde resmi yazışmaları kişisel hesabından yapması nedeniyle yaz aylarında da bir soruşturma açılmıştı. E-posta skandalı Clinton’ın seçim süreci boyunca başını en çok ağrıtan konu olmuş, Jamed Comey için ‘seçimi etkilemeye çalıştığı’ yorumları yapılmıştı.TRUMP’A TWITTER YASAK
Trump’la ilgili kötü haberse New York Times gazetesinden geldi. Gazete, adını açıklamadığı kaynaklara dayandırdığı haberde, Donald Trump’ın kendi Twitter hesabına erişiminin, danışmanları tarafından engellendiğini öne sürdü. Sosyal medyayı son derece aktif olarak kullanan adayın, seçime iki gün kala pot kırması korkusundan dolayı böyle bir kararın alındığı ifade edildi. Habere Demokrat Parti kanadından tepkiler gecikmedi. Clinton’a destek amacıyla Florida’da bir miting düzenleyen Obama, Trump’ın başkanlık için gerekli niteliklere sahip olmadığını belirterek “Twitter hesabını bile idare edemeyen biri, nükleer kodları elinde tutamaz” dedi.Dünyada hemen hemen bütün ülkelerde seçimler pazar günü düzenlenirken, ABD’de salı günü yapılıyor. Bunun tarihi bir sebebi var. 1800’lü yıllarda bir tarım ülkesi olan Amerika’da, seçmenlerin kent merkezine gidip oylarını kullandıktan sonra geri dönmesi üç günü bulabiliyordu. Cuma, cumartesi ve pazar ibadet günleri olduğu için seçimlerin salı ya da çarşamba yapılması gerekiyordu. Ancak çarşamba günü birçok kentte pazarlar kurulduğundan salıda karar kılındı ve o tarihten bugüne gelenek devam etti.EŞEK VE FİLİN SIRRI
ABD’de Demokrat Parti amblem olarak eşek figürü kullanırken, Cumhuriyetçilerin amblemi fil. Eşeğin hikayesi, 1828 seçimlerine dayanıyor. Bu seçimlerde ikinci kez aday olan, aynı zamanda ABD’nin İngiltere’den bağımsızlığını kazanmasına büyük pay sahibi komutanlardan Andrew Jackson’ın muhalifleri, adayın bilgisizliğine ve görgüsüzlüğüne gönderme yapmak amacıyla ona ‘eşek’ lakabını takmıştı. Buna karşın eşeğin ‘inatçı, çalışkan ve dürüst’ bir hayvan olduğunu savunan Jackson, bu lakabı propaganda unsuru haline getirdi. Jackson’ın yaptığı devasa eşek amblemi, o günden bu yana Demokratların logosu oldu. Cumhuriyetçilerin fil sembolü ise 1874 seçimleri öncesinde çizilen bir karikatürle ortaya çıktı. Harper Weekly dergisinin karikatüristi Thomas Nast’ın çiziminde, Demokratların eşeği bir aslan postuna bürünmüştür ve girdiği hayvanat bahçesindeki bütün hayvanları kaçırır. Üzerinde ‘Cumhuriyetçi Parti oyları’ yazan bir filse bütün heybetiyle yerinde durmaktadır. Bu karikatürün çok beğenilmesinin ardından fil, Cumhuriyetçilerin amblemi olur.BİR GÜNDE 157 SEÇİM
ABD halkı bugün sadece başkanını değil, aynı zamanda parlamentonun iki kanadı olan Temsilciler Meclisi’nin tamamını, Senato’nunsa üçte birinin üyelerini belirleyecek. Temsilciler Meclisi için Demokratların çoğunluğu ellerinde tutması bekleniyor. Senato’da ise Cumhuriyetçilerin çoğunluğu kaybedebilcekleri endişesine dikkat çekiliyor. Öte yandan başkan ve Kongre seçimlerinin yanısıra 157 referandum da ABD seçmenleri tarafından oylanacak. Çeşitli eyaletlerde plastik torbaların yasaklanmasından balık avlama hakkına, asgari ücretten karbon salınımının kısıtlanmasına, marihuana kullanımının serbest bırakılmasından çevre koruma yasalarına birçok konuda seçmenler karar verecek.SEÇİLİRSE İLKLERİN BAŞKANI OLACAK1947 yılında Illinois eyaletinde dünyaya gelen Clinton, siyasi hayatına Cumhuriyetçi Parti saflarında başladı. 1964 yılındaki başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti’nin seçim kampanyasında gönüllü olarak çalışan Clinton, üniversitede de Cumhuriyetçilerin farklı birimlerinde rol aldı. İnsan hakları savunucusu Martin Luther King’in öldürülmesinin ardından Demokrat Parti’ye yaklaşan Clinton, 1968 yılındaki başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Nelson Rockefeller’ın kampanyasında ırkçı yaklaşımların kullanıldığını görünce Cumhuriyetçi Parti ile bağlarını kopardı. Demokrat Parti’nin adayı Hillary Clinton, en çok eski Başkan Bill Clinton’ın eşi olması ve Obama yönetiminde dışişleri bakanlığı yapmasıyla tanınıyor. 2008 yılında da başkanlık yarışına katılan ancak Barack Obama’nın gerisinde kalan Clinton, kampanyasında Trump’ın devlet yönetimindeki tecrübesizliğini öne çıkarıyor. Clinton, kadınlar, Müslümanlar, siyahiler, Latin kökenliler, eğitimli ve orta yaş üstü seçmenlerden büyük destek görüyor. Clinton, devlet yönetimindeki tecrübesiyle, Trump’a karşı mevcut düzeni devam ettirecek aday olarak görülüyor. Clinton’ın seçilmesi, ABD siyasi tarihi açısından bazı ilkleri de beraberinde getirecek. Bir büyük partinin ilk kadın başkanı olan Clinton, seçildiği takdirde ülkesinin ilk kadın başkanı olacak. Clinton’ın muhtemel galibiyeti, aynı zamanda Demokrat Parti’nin tarihinde ilk kez üç defa üst üste seçim kazanması anlamına gelecek. Cumhuriyetçi Partili adaylar bunu daha önce üç kez başarmıştı. Ancak 1925 seçimlerinden bu yana hiçbir parti üç kez üst üste başkanlığı elde edemedi.ÖFKELİ BEYAZLARIN YENİ KAHRAMANI
İş adamı ve televizyon yıldızı Donald Trump, seçilmesi halinde 60 yıl sonra ilk kez siyasi kariyeri olmadan başkanlık koltuğuna oturacak ilk isim olacak. Geçen yıl haziran ayında aday adayılığını açıkladığı zaman çok az kişinin şans verdiği Trump, Cumhuriyetçilerin adayı olmayı başarmakla kalmadı, aynı zamanda başkanlık yarışında da önemli bir şansa sahip oldu. 1946 yılında New York’ta dünyaya gelen Trump, hızlı yaşamı ve 2004’te yaptığı ‘reality show’ Çırak’la büyük şöhret sahibi oldu. Keskin söylemleriyle bilinen ve hemen her konuda sözleriyle büyük tartışmalar yaratan Trump, ağırlıkla ülkedeki işçi sınıfı beyazlardan destek alıyor. Meksika’dan göçmen girişini önlemek için sınıra duvar örme, ülkedeki yasadışı Latin kökenlileri sınırdışı etme ve Müslümanların ABD’ye girişini geçici olarak yasaklama vaatleriyle büyük tepki çeken Trump, hakkında çıkan cinsel taciz iddiaları nedeniyle zor günler geçirdi. Trump’ın, ünlü ve zengin olduğu için kadınlara istediğini yapabildiğini söylediği bir konuşma kaydının basına sızmasının ardından, 11 kadın medyaya verdikleri demeçlerde Trump’ın kendilerini daha önce taciz ettiğini öne sürdü. Ancak ülkenin en büyük seçmen grubunu oluşturan orta sınıf beyazların desteğinin, Trump’ı başkanlığa taşıyabileceği belirtiliyor. Latin göçmenlerin ucuz işgücü olarak kullanılması nedeniyle işlerini kaybeden ya da daha az ücrete çalışmak zorunda kalan beyaz halk, umudu Trump’ta görüyor. HİLLARY CLİNTON 1,5 PUAN ÖNDE
ABD seçmenler, doğrudan başkanı değil, başkanı seçecek olan ikinci derece seçmenleri seçiyor. Toplam 538 delege, eyaletlere nüfuslarına göre dağıtılıyor. 55’le en çok delegeye sahip olan Kaliforniya’da Demokratlar önde gidiyor. Bir eyalette en fazla oyu alan aday, oranın bütün delegelerine sahip oluyor. ‘Kazanan hepsini alır’ diye tabir edilen bu sistem, daha çok oy almanın değil, daha fazla eyalette kazanmanın daha önemli olmasını da beraberinde getiriyor. Son anketler, Clinton’ın bir adım önde olduğunu gösteriyor. CNN, NBC, ABC ve BBC televizyonları ile Washington Post, USA Today ve Los Angeles Times gazetelerinin son anketlerinin ortalaması alındığında, Clinton’ın oyu yüzde 46,25, Trump’ın oyu ise yüzde 44,75. İkincil seçmenler kurulunda ise 258 delegeyi garantileyen Clinton’a karşılık, Trump’ın 188 garanti delegesinin olduğu tahmin ediliyor. 62 delege içinse yarış son ana kadar sürecek. İki partinin birbirine çok yakın olduğu ve bu yüzden ‘savaş alanı’ olarak tanımlanan Florida, Ohio, Minnessota, Georgia ve Kuzey Karolina’daki sonuçlar merakla bekleniyor.