Kartal Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü tarafından Ekolojik Eğitim Çadırı’nda düzenlenen panelde 6284 sayılı Aileyi Koruma ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine dair kanun anlatıldı ve kadınların bu konuyla ilgili sorularına yanıtlar verildi.
Av. Dilek Oğuz’un katılarak kanunun eksikleri ve getirdiği yenilikleri anlattığı panelin açılış konuşmasını yapan Kartal Belediye Başkan Vekili Gülcemal Fidan, sevgililer günü, anneler günü, babalar gününün kapitalist kaygılar ile gündeme getirildiğini ancak Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nün medyada hatırlanmadığını söyledi. Fidan, Kartal Belediyesi olarak bu konuya özel ilgi gösterdiklerini ve şiddete uğrayan kadınlara her türlü desteği verdiklerini belirtti.
'25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü' etkinlik kapsamında ilk olarak şiddete maruz kalan ve öldürülen kadınların, ünlü isimlerin de destek olduğu fotoğraflarından oluşan sergi açılışı Ekolojik Eğitim Çadırı’nda gerçekleştirildi. Serginin açılışına Kartal Belediyesi Başkan vekili ve Başkan Yardımcısı Gülcemal Fidan, birim müdürlerinin yanı sıra çok sayıda kadın izleyici de katıldı. Panelin açılış konuşmasını yapan Kartal Belediyesi Başkan vekili ve Başkan Yardımcısı Gülcemal Fidan özetle şunları söyledi:
“Bazı günler vardır. Babalar günü, anneler günü, sevgililer günü… Hepimizin annesi vardır. Anneler günü olur mu? Biz annemizi bir gün için mi seveceğiz. Babamızı bir gün mü seveceğiz. Acımasız kapitalist bir sistem… Alışveriş mekanizmasını işletmek için, ürettikleri malı satmak için, bu tür günleri durmadan poh pohlarlar. Medyamızda olağanüstü bir gayret içinde uyduruk günleri verir durur. Her nedense kadına yönelik şiddeti, kadınların uğradığı hasarı, kadının toplumdaki yerini, kadının aile ekonomisine katkısını ve kadının özgür birey olarak yaşamasını hedef alan hiçbir konuşmaya ne yazılı basında ne de görsel basında –bazıları hariç- rastlayamayız. Örneğin bir magazin sanatçısının parfümü hep konuşulur, gündem oluşturur ama kadınlarımız cayır cayır intihar eder, şiddete uğrar, öldürülür, sokağa atılır; bunlar nedense gündeme gelmez. Zaten devletimizin büyüğü de diyor; -kadın ile erkek eşit değildir, fıtratına da aykırıdır - diye... 25 Kasım 1960’ta bir krala karşı direnen 3 tane yavrumuza, kız çocuğuna tecavüz edildikten sonra bu kız çocukları yapılanları ifşa etmesin diye hayatlarına son verilir. O günden beri 25 Kasım 1960’tan bu yana Kadına Yönelik Şiddet günü olarak ilan edilir ve bugün kutlanmaya başlanır. Şimdi biz de Kartal Belediyesi olarak kadına yönelik şiddetler ile ilgili neler yaptığımızı, ondan sorumlu, o konuyla ilgili arkadaşlarımız burada sizlere açıklama yapacaklar. Şiddete uğramış kadınlarımızı burada saygıyla anıyorum. Şiddete uğrayan kadınlarımıza Kartal Belediyesi olarak sosyal yardımlaşma olsun, diğer müdürlüklerimizden olsun destek oluyoruz. Keza belediye başkanımızın da bu konu üzerinde ne kadar hassasiyetle durduğunu biliyoruz. Umuyorum ki kadınlarımız uğradıkları bu olumsuzluklardan etkilenmezler. Gazi Mustafa Kemal Atatürk gelişmiş pek çok ülkeden önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı vermiştir. Kadına toplumdaki değeri vermiştir.Bu yüzden yüce önder müteşekkiriz.”
25 Kasım trajediden doğdu
Belediye Başkan Vekili Gülcemal Fidan’ın konuşmasının ardından başlayan panelde kadınların boşanma, şiddet görme, evlilik, dini etken ve benzeri konular bilimsel istatistiklerle açıklandı. Paneli yöneten ve Kartal Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nde çalışan Arzu Demir yaptığı konuşmada 25 Kasım’ın 1999 yılında kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık yaratmak amacıyla BM Genel Kurulu kararı ile ilan edildiğini söyledi. Demir, bugünün 25 Kasım olarak belirlenmesinin nedenin 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti'nde meydana gelen bir olaya dayandığını açıkladı. Ülkeyi diktatörlükle yöneten Rafael Trujillo'ya karşıtlığıyla bilinen Mirabal kardeşler adlı üç kız kardeşin, Trujillo'nun: "Ülkede iki tehlike var: Kilise ve Mirabal Kardeşler" şeklinde yaptığı açıklamadan günler sonra tecavüz edilerek vahşice öldürülmesinin ardından bugünün kadına yönelik şiddetin simgesi haline geldiğini söyledi. Kadına yönelik şiddette sosyal psikolojik nedenlerin öne çıktığını söyleyen Demir şöyle konuştu: “Türkiye’de aile şiddetine ve kadın sığınma evlerine baktığımız zaman aile içi çıkan şiddetin en büyük temeli sosyal- psikolojik nedenler olduğunu görüyoruz. Bu durumda en etkili olan faktörler yakın akraba müdahaleleri. Boşanma isteyen şiddet görmüş bir kadın ailesine gittiği zaman genellikle barıştırma çabası var. Kadına şiddetin büyük bir unsuru eşlerin psikolojik sorunları olması ve uyuşturucu kullanımı.”
6284 Sayılı Kanunun eksileri artıları
Kısa film gösteriminin yağıldığı panelin ikinci bölümünde konunun uzmanı Av. Dilek Oğuz, 2012 yılında yürürlüğe giren aileyi koruma ve kadına şiddetin önlenmesine dair 6284 Sayılı Yasanın olumlu, olumsuz tarafı ve yapmış olduğu düzenlemeleri anlattı. Kanunlarla kadınların daha iyi korunabileceğine vurgu yapan Av. Dilek Oğuz ‘‘Aileyi koruma ve kadına şiddetin önlenmesine dair 6284 Sayılı Yasanın getirdiği en büyük özellik şu en yakın ulaşabileceği bir hâkime, kolluk kuvvetine ve mülki amire başvurabiliyor. Şiddet uğramış kadın geçici maddi yardım ve barınma yeri isteyebiliyor. Hayati tehlikesi varsa korunma talep edebiliyor. Bize göre bu yasanın olumsuz yönleri sığınma evlerinden hiç bahsedilmemiş. Yasada bir barına evi ibaresi var. Hâlbuki sığınma evleri ihtisaslaşan yapılar. Bu yasada bir de bana göre kişi hakları ikinci plana itilmiş ve aile vurgusu öne çıkartılmıştır. Ayrıca yasa, kreş yardımını çok sınırlı tutmuş ve çocuğu olan şiddet mağduru kadınlara yeterince destek olmamaktadır.’’ dedi.