Çetin Emeç, Yalı Apartmanı’nın kapısından çıkarken, sokağın başında bekleyen 4 kişiden ikisi siyah gözlük ve kar maskeleriyle otomobilden iniyorlardı. Katiller, Çetin Emeç’in otomobile binmesinden sonra araca iki yandan yaklaşarak silahlarını çektiler. Saldırganlardan biri Çetin Emeç’in oturduğu arka sağ yandaki kapıyı açarak ucuna susturucu takılmış İngram marka silahıyla ateşe başlarken, diğeri de sol arka kapı camından silahını ateşliyordu. Böylece iki katil, Emeç’i çapraz ateşe almış oluyorlardı. Durumu gören şoför Sinan Ercan ise can havliyle kaçmaya çabaladı. Çetin Emeç’i öldürdüklerine emin olan saldırganlardan biri, Ercan’ın peşine düşerek yaklaşık 15 metre ileride bir ağacın dibinde kıstırdı ve kurşun yağmuruna tuttu. Sinan Ercan, cansız yere yığılırken, katiller, 34 FFE 21 plakalı gri renkli Doğan marka otomobile binerek sahil yolundan Bostancı yönüne doğru büyük bir hızla uzaklaşıyorlardı.Saldırıdan hemen sonra SSK Göztepe Hastanesi’ne kaldırılan Çetin Emeç’in cesedinde 7 kurşun yarası saptanıyor, bunlardan 3’ünün kalbine, birinin sağ göğsüne, birinin sağ kaburga altına, ikisinin de sol koluna girdiği anlaşılıyordu. Şoförü Sinan Ercan’ın ölümüne yol açan iki kurşundan biri karaciğerine, diğeri de sırtının sol tarafına isabet ediyordu. Katiller, saldırıda kullandıkları otomobili, Bostancı Polis Karakolun’un iki sokak ötesinde telaşla terkedip izlerini kaybettirmişlerdi. Saldırganlardan geriye sadece bir güneş gözlüğü ile Çin malı bir lastik ayakkabı kalıyordu. İçişleri Bakam Abdülkadir Aksu, olayın hemen ardından yaptığı açıklamada, bu kez “katillerin en kısa sürede yakalanacağı” sözünü veriyordu. Ancak, aradan geçen yıllar, siyasetçilerin bu sözleri ne kadar kolay söylediklerini bir kez daha kanıtlıyordu.Saldırı haberi bütün Türkiye ve yabancı basında şok etkisi yaratıyordu. Öfke, üzüntü ve şaşkınlık birbirine karışıyordu. Herkes cinayeti kimlerin işlediğini merak ediyordu. Olaydan tam altı saat sonra, Sabah Gazetesi’ni arayan Karadeniz şiveli bir kişi, “İslam düşmanı olduğu için Çetin Emeç’i öldürdük” diyor ve saldırıyı ilk kez duyulan “Türk-İslam Komandoları Birliği” adına üstleniyordu. Aynı kişi, “sıra sizde, hepinizi öldüreceğiz” demeyi de ihmal etmemişti. Ancak, bilinen bir gerçek vardı ki, o da katillerin profesyonel olduklarıydı. Çünkü eylem biçimleri ve kullandıkları silahlar bunu gösteriyordu. İstanbul polisi yaptığı incelemelerde, Çetin Emeç cinayetinde, 11.43 milimetrelik mermilerin Colt tipi; 9 milimetreliklerin ise Parabellum marka silahlardan çıktığını belirliyordu. Emniyet yetkilileri ve terör uzmanları bu tip silahların çok profesyonel kişiler tarafından kullanıldığını iyi biliyorlardı. Saldırının ardından bir emniyet yetkilisi yaptığı açıklamada, cinayetin yurt dışından destekle yapıldığının belirlendiğini söylüyordu. Aynı yetkili, örgütün İran ve Suriyeli militanlardan oluştuğunu öne sürerken, tetiği çekenlerin Türk olduklarını kaydediyordu.
Güncel
07 Mart 2017 - 18:59
Güncelleme: 07 Mart 2017 - 19:21
Tarihte bugün
Galatasaray Lisesi'nin ardından İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Gazeteciliğe 1952'de babası Selim Ragıp Emeç'in Son Posta gazetesinde başladı. 1972'ye kadar Hayat ve Ses dergilerinde yazı işleri müdürlüğü yaptı. 1972 yılında Hürriyet Grubu'na geçti. Hürgün Yayınları'nın Genel Yönetmenliğini yaptığı sırada, Hürriyet Gazetesi genel yayın müdürlüğü görevini üstlenen Emeç, 1984-1985 yıllarında da genel yayın yönetmeni olarak Milliyet'e geçti.
Güncel
07 Mart 2017 - 18:59
Güncelleme: 07 Mart 2017 - 19:21
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir