MELEK ÇALIKOĞLU / ÖZEL HABERCumhuriyet Halk Partisi İstanbul Kartal İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen 'Türkiye Nereye Gidiyor' paneline partililer ile halk büyük ilgi gösterdi.Uğur Mumcu Yaşam Kalitesini Yükseltme Merkezi'nde düzenlenen panele, chp İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi, Parti Meclisi Üyesi Ali Özgündüz ile Sanatçı Orhan Akkaya katıldılar. Eski Bakan Mustafa Kul'un moderatörlüğünde başlayan panelin açılış konuşmasını yapan CHP Kartal İlçe Başkanı Erdal Kıskanç , Panele katılan milletvekillerini tanıttı.
"ÜLKEMİZİ YÖNETEN ADAM BAŞKANLIK İSTİYOR"E. Çalışma ve Sosyal güvenlik Bakanı Mustafa Kul, Türkiye'nin iç ve dış politikalarında büyük sıkıntılar yaşandığını belirttiği konuşmasında, Suriye'de, Irak'ta yaşananlara dikkat çekmekle kalmayıp, 'kan gövdeyi götürüyor'dedi.Hergün yeni katliam haberleri aldıklarını söyleyen e. Çalışma ve Sosyal güvenlik Bakanı Mustafa Kul," Yaşananlara dışarıdan bakıldığında yeni katliamlar, yeni çatışmalar ülkemizde iç savaş görüntüsü vermektedir. Tüm bunlar yaşanırken ülkemizin başında bulunan adam başkanlık istiyor. Türkiye'nin tek gündemi var. 'O'da acaba anayasayı değiştirebileckmiyiz. Ben başkan olacam mı'? Türkiye'yi bu sorulara kilitlediler."ŞUAN YAPTIKLARINDAN BAŞAK NE YAPACAK"?Doğrusu merak ediyorum. şuanda anayasayı ihlal ederek, yasaları yok sayarak , yapabildiğinin üstünde başka neler yapacak? Başkan olduğu zaman adını başkan olarak değiştirdiği zaman acaba ne yapacak doğrusunu onu merak ediyoruz.Lütfettiler, yurt dışına giderken bi açıklamada bulundu, ' efendim diyo adım başkan olmayabilir adım cumhurbaşkanı olsa da onada evet diyorum onuda kabul ederim' diyor.Hazırlanan taslakta büyük bir ihtimalle partinin cumhurbaşkanı olarak isimlendirilicek. Yeni anayasa taslağında ve büyük bir ihtimalle Milliyetçi Hareket Partisi ile birlikte bunu meclisten geçirip daha sonra büyük bi ihtimal yine Nisan ayında referanduma götürecekler."NİYETLERİ BELLİDeğerli arkadaşlarım adamların niyeti belli ne yapmak istedikleri belli. Sözüm ona 'Yeni Kapı Ruhu' dediler. 15 Temmuz'dan sonra, Yeni kapıda CHP'ninde katıldığı bir birliktelik böyle bir görüntü verildi. Bugün geldiğimiz noktada ise, CHP'yi Yei Kapı Ruhu'nu baltalamakla suçluyorlar. Sabote etmekle suçluyorlar. Oysa Yeni Kapı Ruhunu asıl bozan Ak Parti'nin kendisidir.Neden çünkü daha 15 Temmuz'dan iki gün sonra 17 Temmuz günü akşamı kısıklı'daki evinin önünde açıklama yaparken hiç bu 15 Temmuz darbe kalkışmasıyla falan ilgisi olmamasına rağmen 'eninde sonunda Taksim'e Topçu kışlasınıda kuracağız' açıklamasının ardından, Taksim'e cami'yi de dikicez' dedi."90 YILLIK REKLAM BİTECEK"Yeni Kapı'da Genel Başkanlar, birlikten, beraberlikten, iç barıştan bahsederken, Nazım Hikmet'ten, Ahmet Arif'ten şiirler okunurken, bu adam çıktı ve 2023 hedefinden bahsetti. 2023 Hedefi denildiği zaman bizim aklımıza, Balıkesir milletvekilinin söylediği '90 yıllık reklam arası' bitti. sözü geliyor. 90 Yıllık Cumhuriyet dönemini reklam arası olarak tanımlayan, Cumhuriyet dönemi bitecek diyen, Osmanlı dizisine devam edilecek sözünü hatırlıyoruz.2023 Hedefi denildiğinde biz, Cumhurbaşkanının eşinin söylediği '90 yıllık enkaz' sözü aklımıza geliyor. Bunların hedeflerini ortaya koyacakları 2023'ü beklemenin anlamı yok. Açık açık söylüyorlar."CHP HİÇ ZAMAN DEMOKRASİNİN DIŞINDA OLMADI"Türkiye'de evelden bu tür durumlarda ülkemiz böyle sıkıntı dönem yaşadığı dönemlerde zamanlarda, Cumhuriyet Halk Partilileri hiçbir zaman demokrasi dışı hiçbir beklenti içinde olmamıştır. Askerden medet unmamıştır.Sokaktaki vatandaş, 'yaşananlar karşısında birşey olmaz asker var. Türk Silahlı kuvvetleri var. Var olduğu sürece, Türkiye tehlikeyle karşı karşıya kalmaz' beklentisi içindeydi. Bugün asker diye birşey kalmadı. Bitti. Türk Silahlı Kuvvetleri, Ergenekon ve Balyoz kumpasları ile yok edildi. Bugün dahi neredeyse, General rütmesindeki paşaların neredeyse yarısı bu gerekçeler ile içeri alındı. Yargı'da kalmadı."TÜRKİYE'Yİ KURATARACAK TEK GÜÇ VAR O'DA CHP"Türkiye'yi AKP'den kurtaracak bir tek güç kaldı. O'da Cumhuriyet Halk Partisi başka kimse kalmadı. Haliyle hepinize büyük görevler düşüyor. 'Seçimler gelsin, seçimlerden sonra seçimler aşamasında çalışırız, koştururuz, partimize oy kazandırırız' devri bitti.Geçtiğimiz pazar günü Cumhuriyet Halk Partisinin Olağanüstü parti meclis toplantısı yapıldı gerçi iki parti meclis üyesi arkadaşımız bugün gene panelimizde konuşmacı o toplantı 4 madde özellikle kamoyunun bilgisine sunuldu.Bu 4 madde AKP'lileri rahatsız etti. Cumhurbaşkanı, başbakan bütün bakanları, CHP'nin o 4 maddelik parti meclisi bildirisini şuanda sabah akşam konuşuyorlar. Aslında o bildiri Türkiye Cumhuriyeti'nin gerçek sahibinin kim olduğu açıkca ifade eden, Türkiye'nin gerçek yurt severlerinin gerçek vatan severlerinin Cumhuriyet Halk Partisi olduğunun bence bir belgesidir. "GENEL BAŞKANA DOKUNDUKLARI AN TÜRKİYE'Yİ BAŞLARINA YIKARIZ"Parti meclisi bildirimizi yargıya taşıdılar. Genel başkanımız açıkladı. 'Sıra bana da gelecek, benide tutuklayabilirler' dedi. Buna Ak Parti'nin gücü yetmez, CHP'nin genel başkanına dokundukları anda, Türkiye'yi onlara dar ederiz. Başlarına yıkarız. O nedenle böyle birşeye cesaret edeceklerini zannetmiyorum. Eninde sonunda Türkiye'yi AKP'den kurtaracak olan Cumhuriyet Halk Partisidir. Ne mutlu ki size ki; hepinizde Cumhuriyet Halk Partinin üyesisiniz en azından seçmelisiniz."AK PARTİ OY KAYBEDİYOR, CHP OY ARTIRIYOR"Son yapılan kamuoyu anketlerinde, Ak Parti'nin oy oranı yandaş medyası yüzde 54 gösterirken, CHP'nin ise yüzde 23-24'lerde olduklarını yazıyorlar. Elimizde gerçek anketlerin sonuçları var. Bu sonuçlara göre Ak Parti oy kaybederken, Cumhuriyet Halk Partisi'nin oyları artmaktadır. CHP 36 yıllık döneminde ilk defa yüzde 30'un üzerine çıktı. Türkiye'yi Ak Parti'den kurtaracağız" dedi.İLGEZDİ "ÇOK KRİTİK SÜREÇTEN GEÇİYORUZ"E. Bakan Kul'un konuşmasının ardından söz alan, CHP İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi. Türkiye'nin çok kritik bir süreçten geçtiğini söylediği konuşmasında, 'yaşadığımız karanlığı tarif etmemiz mümkün değil' dedi.Halkın ölümü kanıksadığını, şiddeti ezberlediğini, baskıyı ve otoriterleşmeyi yaşadıklarından dolayı benimsediğini söylediği konuşmasında, " Bugün karşımızdaki Türkiye tablosu büyük bir bunalımı, buhramı ve büyük bir siyasi çılgınlığı işaret ediyor. Gerçekten. Dünyayı felakete sürükleyen 1930'ların, Avrupa'daki iklimini aratmayan bir anlayışla ülke yönetiliyor. Yönetilmeye sürece gidiyor ve tek adam anlayışının bugün, Türkiye'yi uçuruma sürüklediğini hep birlikte görüyor ve yaşıyoruz .Öncelikle şunu vurgulamak isterim değerli dostlar, Akp iktidarının ülkeye getirdiği nokta aslında, Türkiye'nin rejimi ve toplumsal kimliği ile ilgili büyük bir yıkım projesidir. Olayın aslı budur. 14 yıllık Akp iktidarının yarattığı taribat o kadar büyük ve korkunç ki bakınız, 2016 daki açıklanan dünya özgürlük raporuna göre biz, Türkiye olarak kısmi özgür ülkeler arasında yer alıyoruz.Yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde en fazla dosyası olan 3.ncü sıradaki ülkeyiz. Cezasızlık ne yazık ki ülkemizde meşrulaştı hak ihlalinde bulunanlar yargı önünde hesap vermediği gibi aynı zamanda korunuyor, kollanıyor ve terfi ettiriliyolar. Bunu her birimiz çevremizde yaşıyoruz."KADINA VE ÇOCUĞA ŞİDDET YÜKSELİŞTE"Kadına ve çocuğa şiddet konusunda önlenemez bu yükşelişi hep birlikte izliyoruz. Geçtiğimiz yıl 306 kadın öldürüldü yani yılda 1 taneydi şimdiki sürece baktığımızda bu sayı baya baya bu yıl içinde katlandı bunu görüyoruz. Öte taraftan son 5 yılda çocuklara karşı işlenen cinsel suçlar kapsamındaki davaların sayısı çok ciddi oranda artış gösterdi. Bizler karamandaki Ensar'ı, Adıyaman'daki Gergeri gelecek kuşaklara nasıl anlatacağız. Anneler babalar ebeynler olarak ben bilemiyorum gerçekten. Yargı hesap sorar duyoruz ancak geldiği nokta yargının belli dostlar."YARGI İKTİDARIN OYUNCAĞI OLDU" HSYK Yap boz tahtasına çevrildi. Yargı iktidarın elinde oyuncak haline geldi. Olmayan bi yargı var. İşsizlik aldı başını gitti bunları hepiniz biliyorsunuz yüzde 20 gencimiz işsiz, belki cumhuriyet tarihinde ki en büyük oran ve üniversiteli işsiz saysı 670 bine ulaştı. İş cinayetleri rekor düzeyde, Akp'nin iktidara geldiğinden beri 18 bine yakın iş kazalarında işçimizi kaybettik. Sadece Ohal döneminde bu sayıya 500 olarak kayıtlara geçmiş durumda. Somada, Turunlarda, Isparta'da Ermenerek'te, Elbistan'da yaşıyan işçi katliamlarını halen hafızanızdan silememişken üstelik. Katliamlar karşısında suskun kalan hukukun çaresizliğini de biliyoruz herbirimiz.Çünkü Akp'nin hukuk demokrasi anlayışı da ne yazık ki biçok şeyin taşeronlaştığı gibi buda taşeronlaştı. Çünkü bu makamlarda olan insanlarda artık kaygılı, yargının tecelli etmesi için ya makamlarından olacaklarından ya başlarına geleceklerden korktukları için iktidarın arzu ettiği sonuçları ne yazık ki bizlere sunuyolar bu ülkede."DIŞ POLİTİKADA YALNIZLIKLA BAŞBAŞAYIZ" Dış politakaya geldiğimizde anlatmama gerek yok çaresiz ve yanlızlıkla başbaşa kaldık. Her birimizin gene bildiği gibi. Bugün Türkiye'de ciddi bir mülteci krizi var. Diğer bir yandan böyle bir sorun yaşıyoruz. En önemlisi de şu günlerde ciddi bir kutuplaşmaya maruz bırakılıyoruz. Yani bir iç savaş içten içe halkın arasında tetiklenmesine sahne oluyoruz. "TÜRKİYE İNTİHARI SEÇEN SUSKUNLAR ÜLKESİ OLDU"Bunları saydıktan sonra biliyormusunuz değerli dostlar ülkemizde araştırmalara göre her 4 kişiden biri, bir hekim olarak dikkatimi çekti bu oranlar her 4 kişiden biri antidepresan ilaçlar kullanıyor. Antidepresan kullanan kişi sayısı ülkemizde 26 milyon çok ciddi bi rakam bu. Yani Türkiye intiharı seçen, suskunlar ülkesi haline getirildi ne yazık ki son yılda intihar ederek ölümü seçenlerin sayısı 25 bini buldu. Ve bunun en çocuğuda bizim gençlerimiz. Görüldüğü gibi Türkiye'nin gerçek gündemi çok daha vahim çok daha acı çok daha yaralayıcı. Yaşananlar böylesine ağırken, ne acı ki iktidarın tek gündeminde başkanlık sistemi var ve dayatıyor bunu ."AK PARTİ KENDİ İÇİNDEDE KARARSIZ"Bizzat parlamenter sistemi kendi önünü tıkayarak sistem tıkandı diyerek başkanlık sistemini geçirmeye çalışıyor. Bu süreci gözlemliyoruz biz bunu parlemontoda daha yoğun gözlemliyoruz. Çünkü pasivize edilen edilmeye çalışan herşeye rağmen direnen bir muhalefet grubu var şuan mecliste. Biz verdiğimiz soru önergelerine bile bilgi edinmelere bile cevap alamıyoruz. Cumhuriyet tarihinde bu sanırım bizden öncekilerin aktardığı ilk defa görülen bir durum. Dolayısıyla anayasanın rafa kaldırıldığı partili mi olsun, yoksa yarım zaman mı olsun derken aslında fiili olarak başkanlık sistemine yapmaya çalışırken hep birlikte böyle bir döneme tanıklık ediyoruz.Acıdır ki kendi içlerinde buna karar verebilmiş değiller basından takip ediyorsunuz. ' Amerikan tipimi olsun, yoksa Türk tipimi başkanlık mı olsun yada işte partili başkanlık mı olsun' kendileri bile karar vermemişken böyle bir süreçle karşı karşıyayız. BAŞKANLIK SİSTEMİ GERİ ÜLKELERDE UYGULANIYOR"Partim adına, Amerika'da seçimleri izlemekle ilgili görevli olarak, her partiden vekillerle birlikte göreve yollandım. Washington'a. Çeşitli sendikalarla, STK'larla, Donald John Trump ve Hillary Clinton'un seçimi takip eden önemli gazetelerin temsilcileriyle bunun dışında eski milletvekilleri yeni milletvekilleriyle ve danışmanlarla akadesmiyenlerle bir araya geldik.Orada gördüğüm tablo şuydu değerli dostlar, gördüğüm tablo demiyim direk milletvekillerinin bize söyle mi şuydu konuşmanın sonunda her biri şöyle bağladı sonucu 'sistem tıkandı, ülkemizdeki başkanlık sistemi tıkandı, yürümüyor artık' zaten toplumsal yaşam içinde de bunu gözlemek çok mümkündür. Kaldı ki başkanlık sistemi aslında en geri ülkelerde uygulanan bi sistem . Her 40 ülkeyi ele aldığımızda gelişmiş ve gelişmemiş olarak 3 gelişmiş ülkede uygulanıyorsa 37 tane gelişmemiş ülke de uygulanıyor başkanlık sistemi. Bunu örnek verim en yakın ortadoğu'daki örneklerimiz Saddam Kaddafi Esad bunlar hep başkan değerli arkadaşlar biliyo musunuz ? Ortadoğu şuan o başkanlık sistemi ile kana bulanmış bulunuyor."KUTUPLAŞMA POLİTİKASI İÇ SAVAŞA SÜRÜKLÜYOR" Aslında dayatılan kutuplaşma politası ülkemizde hızlı bi iç savaşa sürüklüyor. Her birimiz bunun topluma duyarlı bireyleri olarak farkındayız. Bakın başbakan Binali Yıldırım daha çok yeni bi açıklama yaptı diyor ki açıkça ifade ediyorum 'başkanlık sistemine geçilmesse ülke bölünme tehlikesiyle karşı karşıya' Bu sözü doğru açıdan okumamız doğru açıdan bakmamız gerekir. Bize göre bu söylem hikaye hatırlarsanız. 7 Haziran'dan önce de dayatılmıştı ve denilmişti ki; ' bize 400 milletvekilini verirseniz sorun olmaz, vermesseniz sıkıntılar yaşanılacak sorunlar yaşayacaksınız' denilmişti. Ve aynen de kasım ayına uzanan 2.seçimde istedikleri oyu alamadıklarında, milletvekili sayılarını çıkaramadıklarından dolayı yaşadığımız terörü bu ülkede akan kanı hepimiz gördük yaşadık. Şimdi de aslında aynı süreci yaşatmakla ilgili ikaz ediliyoruz."HER GÜNDEN DAHA ÇOK YAN YANA OLMALIYIZ"
Bunun farkındayızdır umarım hepimiz. Bugünden başlayarak önümüzdeki dönem politikalarımızı olası iç bir savaş tehdidini bertaraf etmek üzere şekillendirmeliyiz, çünkü gerçekten, Alevi, Kürt Alevi, Sünni, Türk, Kürt bunun gibi bir çok ayrışmayı tetikleyen bi anlayış var yukarıda amacına ulaşmak için. Ve her günkünden daha çok yan yana olmaya ihtiyacımız var bunun bilincinde yol yürümeliyiz. "DEMOKRASİ RAFA KALDIRILDI"Türkiye Cumhuriyeti tarihi bütün sürecinde görmediği bir otoriterliği yaşıyor şuan şahit olduğumuz gibi. Demokrasinin rafa kaldırıldığı ülkenin kanun hükmü kararnameleriyle idare edildiği acı dönem. Aslında o kadar anlamsız ki kanun hükmü kararnameleriyle yönetilmemiz çünkü zaten çoğunlukla iktidarda olan parlamento da her istediğini yapabilen bi iktidar var.Bence bu, bundan dolayı kanun hükmü kararnamelerinin bi anlamı yok. Meclis içinde zaten kanun hükmü kararnamesi var gibi bir süreç işliyor. 1970'leri kana bulayan, Milliyetçi Cephe Hükümetini hatırlarsınız onların başaramadığı kutuplaşmayı bugün bu iktidar başarıyor. Hep birlikte görüyoruz. "ÇİLLER DÖNEMİNDE İŞ ADAMLARI ÖLDÜRÜLÜYORDU"Hatırlarsanız Tansu Çiller döneminde 1990'larda iş adamlarına suikastler düzenleniyor, bir çoğu kayıp oluyor veya öldürülüyordu . Şu dönemde bunun önemle altını çiziyorum ki; siyasi suikastlara gebe bi dönem. Önümüzdeki süreç buna gebe bi dönem . Dolayısı ile ve bu kutuplaşmanın merkezinde de direk Ak parti var. Sağ iktidarlar hep olmuştur. Dünya tarihinde de şuanda da Akp var. Bu nedenle halkımıza bu muhafazakar kuşatmayı doğru anlatmalı ve ortak yol yürümeliyiz. CEHENNEME GİDEN YOLLAR İYİLİK TAŞLARIYLA DÖŞENMİŞTİR"Burada en büyük görev kuşkusuz, iç içe olan halkımızla iç içe olan örgütlerimize, ilçe örgütlerimize ve bizlere düşüyor. Unutmayalım ki cehenneme giden yollar aslında iyilik iyi niyet taşlarıyla döşelidir ve Ak Parti 14 yıldır bu iyi niyeti yetmez ama emekçiler, demokratları bile zaman zaman yanına alarak kullandı. Bugün bizlere kalan o cehennemi nasıl yaşayacağız? Teslim mi olacağız yoksa direnecek miyiz? Ak Parti iktidarı 2002 ile 2007 arasında dedi ki 'biz çıraklık sürecini yaşıyoruz' bütün solcu demokratları davet etti kucakladı sağ muhafazakarları davet etti kucakladı, riberalleri davet etti kucakladı ve koca bir taban geliştirdi. 2007 de 2011 e kadar çıraklık dönemini aştı 'biz artık kalfa olduk' dedi. Bu dönemde demokrasiyi sağlayan, Cumhuriyeti koruyan tüm değerlerin altını oydu. Ne kadar farkındaydık bilmiyorum ama bugün gelinen nokta bu kalfalık döneminde zemini hazırlanmış dönemdi. Sonra ki dönemde dedi ki 'ben artık usta oldum' dedi. Usta olduğu dönemde 2011 ile 2015 arasıydı hepinizin takip ettiği gibi bu dönemde de devlet biriminde üzerinde hakimiyetini en yetkin biçimde yaşadığımız gibi kurdu. Sonra noldu darbe oldu."YENİ KAPI RUHUNU BENİMSEYENLERE TERÖRİST İLAN ETTİLER" 15 temmuz darbesiyle bize yeni kapı ruhu da yatıldı. Ve bu yeni kapı ruhunu benimsemeyenler terörist denilerek birer birer içeri atıldı ve hala atılıyor. Evet adına yeni kapı ruhu dediler ama bu anlayış bugün Türkiyeyi bir tuz ruhu gibi yakıyor acıtıyor. Şurası çok net, 15 Temmuz göz göre göre geldi çünkü siyasi iradeni bu tehlikeyi, görmezden gelmesi sitatüko ile mücadele ediyoruz diyerek cemaate yol vermesi ile ilgili bi süreçti aslında. Bakın Alman hükümeti bu yılın verileriyle şuan kendisine ihtica başvurusu yapan sayısının 4 aylık süreçte 1 yılı aşan bir sayıda olduğunu belirtiyor. Ve hükümet yetkilileri bunun nedenini 15 Temmuz darbesinin halkta yarattığı güvensizliğe bağlıyor."TOP YEKÜN GÖCE ZORLANACAĞIZ"Sadece Alman hükümetimi, Amerika Birleşik Devletlerine yerleşmeye çalışan bununla ilgili başvurusu olan yüzlerce sanatçı, yüzlerce iş adamı var. Ve gene ordan da gelen bilgiler en büyük endişenin terör olayları, ekonomik ve siyasal istikrarsızlıkların olduğunu belirtiyor bize. Eskiden beyin göçü veren bi ülkeydik. Gördüğünüz tabloda yakında sanırım top yekün hep birlikte göç edip başka bi yerlere göçmeye zorlanıcaz gibi gözüküyor. Türkiye’deki 4 temel sorunla aslında bu sürece gelindi. Bunlarda biri sağlıktı paran kadar sağlığa getirdiler sosyal devlet anlayışını bi kere sunup. Ardından eğitimde gerçekten kayıp bi kuşak yarattılar hepiniz gördünüz yani bunu çok dikkate almamız gerekiyor çünkü yakın bi süreçte o eğitimde kayıp kuşak bu ülkenin bizim yerimize gelenleri olucak. Ve belki bizim kadar mücadeleci ve dirençli de olmayacaklar. Çünkü gördükleri bişey yok."ADALETİN İÇİ BOŞALTILDI" Her yıl yeni bir eğitim sistemi ile bilinçli bir şekilde kayıp kuşak haline dönüştürüldüler. Yine diğer konu, Emniyet ve bildiğiniz gibi Adalet, Adaletin ve yargının içi boşaltıldı. Emniyetle ilgili de şimdi kendilerine 10 bin kişiden oluşan bir tim kuruyorlar. Yani aslında, Ak Parti kendi askerlerini hazırlıyor. Kayıp ettiği yok ettiği Emniyet Güçleri , Asker ordusu yerine. Dolayısı ile karşımızda gerçekten çok kötü bir tablo var yaşayacağımız bu öyle görünüyor. Erdoğan 1996’da hatırlarsanız şöyle bir söz kullanmıştı demişti ki 'demokrasi bir tramvaydır gittiğimiz yere kadar gider orada da ineriz'Gerçekten şuan o tramvaydan indikleri zaman, yani demokrasiyi kullandılar. Tramvaydan inme zamanları geldi ve indiler. Yargıyı feto siyaseti terör diyerek kuşatanlar kuşkusuz bundan sonra da pervassız daha şiddetli daha kötü günler yaşatacaklar bize. "BAŞKANLIK İÇİN DARBE FIRSATÇILIĞI YAPIYORLAR"Aslında başkanlık sistemi için darbe fırsatçılığı yapılıyor şuan ülkemizde, bunun hepimiz farkındayız sanırım. Bunu sokağa çıkıp çok iyi anlatmalıyız. Partimizin programı çerçevesinde 20 Doğu ve Güney Doğu'da halkla buluşmak için çalışmalara başladık. İlk durağımız Malatya'dan başladık. 7 Vekil arkadaşımla üç gün, STK'lar, Muhtarlar gibi bir çok grupla görüştük. Saray'a giden yaklaşık 150 Muhtarlar açık açık konuştuk. Ve sorduk. Saray'a giden 150 muhtar dahi bizimle birlikte ortak ses olmak istiyorlar."BU KAVGA HALKIN KAVGASI"Ozan'ın dediği gibi, ' Annem beni yetiştirdi. Bu yerlere yolladı, yolsuz halkı, emekçiyi ve halkı uyandır" dedi. Evet biz siyasetçiyiz. Halk olmadan olmaz. Biz kalan yüzde 50'yiz. O nedenle halkı ikna etmeliyiz. Halkı taşımalıyız, halk olmadan siyasetçi olmaz. O nedenle halka herşeyi anlatmalıyız.Çünkü halk sindirilmiş durumda bütün güçlerin Ak Parti'nin elinde olduğunu görür durumda, bundan dolayı isyan etse de bi sonuç almıyacağını düşünme durumunda. Dolayısı ile kendi koşulları bozulmasın diye gelene ağam gidene paşam der durumda. Halktaki bu durumu bizim evirmemiz gerekiyor. Çünkü halka sorduğumuzda ' neden başkanlık sistemini kabul ediyosunuz' dediğimizde bize diyor ki; ' iyi bir şey olmasa Erdoğan istemezdi' Televizyonda bunları hepimiz izliyoruz. 15 TEMMUZ'DAN SONRA 170 YAYIN ORGANI KAPATILDI"Ancak halka şunu da sormak gerekiyor başkanlık sistemi olursa bugüne kadar yapılmayan ne yapılacak da başkanlık sistemi olacak. Ne yapılmak istendi de, ne engel oldu? Bunları gerçekten sormak gerekiyor. Bugün gördüğünüz gibi bütün akademisyenler, aydınlar, bütün demokratlar hızla içeriye alınıyor. Bütün seçilmişler hızla içeriye alınıyor. Sadece mecliste muhalefet yapmakla olmuyor artık. Sokakta muhalefet yapmak aşamasındayız. Şuanda 142 gazeteci içerde son veriler."TÜRKİYE KARANLIKTAN CHP İLE ÇIKAR" 15 temmuzdan sonra 170 yayın organı kapatılmış hapisaneler tıka basa dolu, insanların yatacak yeri yok ve sonuçta bizim önümüze gelen tablo şu, mücadenin sınırlarını belirlemek, yöntemini belirlemek zorundayız. Bu sebeble Cumhuriyet Halk Partisinin değerlerine her zamankinden daha çok savunmak, daha yüceltmek zorundayız. Çünkü Türkiye içinde düştüğü karanlıktan çıkaracak, normalleştiricek ve daha sonra demokratikleştirecek en güçlü yapı Cumhuriyet Halk Partisidir. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi'nin değerlerini savunmak, Türkiye Cumhuriyetini savunmaktır. Yine Cumhuriyet Halk Partisi'ni savunmak Altıok’u savunmaktır. Tekrar Cumhuriyet'in değerlerini savunmaktır. Türkiye’yi savunurken ana referansımız 7 haziran da olduğu gibi yine toplum, yine halk olmalıdır. Bunun içinde bence partimizinde ön gördüğü gibi bir platform oluşturmalı bu platformda tüm demokratları,STK'ları bu durumdan rahatsız olanları merkez sahadakileri, liberalleri VE muhafazakarları kucaklayarak ortak bir yol yürümeli ve Ak Parti'nin mağdur ettiği yığınların sesi haline yani kalan yüzde 50'nin sesi haline dönüşmeliyiz. " ZOR YOLDAYIZ, KORKUSUZCA SAVUNMALIYIZ"Çünkü bu hepimizin tarihe olan sorumluluğu, dolayısı ile 12 Mart'ta, 12 Eylül'de en çok bedel ödeyen partiydik. Bugünde bedel ödemeye hazır olmalıyız. Çünkü zor bir yoldayız. Bunun bilincinde olmalıyız. Eğer ki değişimin ve özgürlüğün partisi isek, bizlere bugün düşen görev özgürlükçü demokrasinin gereklerini her anlanda korkusuzca savunmaktır.Emekten ve sosyal adaletten yana tavır alırken, ne yoksulluk, ne baskı, ne ezen, ne ezilen, insanca, hakça bir düzen şiyarıyla hep birlikte dayanışarak yola çıkmalıyız. Ve bu ülkedeki karanlığı aydınlığa hep birlikte çevirmeliyiz diyorum. Sokakta daha fazla mücadele içinde olmalıyız. Sayın balıkçımızın hani o sahneleri vardı ya, o mutlu tabloları sonu iyi biten, sonunu iyiye çeviren tabloları yaşamak için, yani aklıma burada otururken o düştü gerçekten izlerken, çünkü çok keyifle izleyip bir umut ışığı saçmıştı içimize, umut verici olmalıyız diyorum. "DÜŞERİMİZDE MASMAVİ GÖKYÜZÜ, DİLİMİZDE BARIŞ TÜRKÜLERİ"Çünkü düşlerimizde masmavi bi gökyüzü, dillerinde barış türküleri el ele tutuşarak özgürlüğe kanat çırpan gençlerimize sözümüz olmalı. Sözümüz var olmalı. Bembeyaz bi gelecek, hayal eden Berkin'in Abduca'nın, Ali İsmail'in, Ethem'in, Mehmet Ayvalıtaş'a, Selim Öndere ve Zeynep Eryaşar'a hepsine sözümüzü tutmalıyız. Barış içinde bi gökyüzü hayal eden, Ankara’da yitirdiğimiz canlarımıza Gözde'ye, Eren'e, Mehmet'e, Umud'a, Kasım'a sözümüz var. Biz bu yiğit gençler için kararlıkla yürümeliyiz güneşe diyorum. Onlarla birlikte daha gür bi sesle haykırıyoruz şimdi 'bitmedi daha sürüyor kavga' ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek.
Onlara sözümüz var değerli yoldaşlar yeryüzü barışın yüzü oluncaya dek bütün yollar, Deniz'lere, Hüseyin'lere, Yusuf'lara çıkınca, gökyüzü Berkin kadar saf, kuşlar abdocan kadar özgür, bulutlar Ali İsmail kadar bembeyaz olunca kazanacağız, ben buna inanıyorum. Cumhuriyet, hürriyet ve demokrasi inancında birleştiğimiz vakit biz olduğumuz vakit kazanacağız. Toprağa düşen bütün fidanların önünde anılarına saygıyla eğilirken, bu topraklarda alın terinin hakkını, barışın aşkını, adaletin zaferini özgür bir geleceği dalgalandırmak için durmayacağız diyorum. Mücadeleye devam edeceğiz, sol memenin altındaki cevahirin karartmadan yolumuzu yürümek dileğiyle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum" diye konuştu."12 EYLÜL'DE BİLE İNSANLARIN ÜZERİNDEN SİLİNDİR GEÇMEDİ"CHP Parti Meclisi Üyesi Ali Gündüz, 'Türkiye Nereye Gidiyor' Panelinde konuşmasına, Kartal CHP İlçe Başkanı Erdal Kıskanç ile arkadaşlarının yaptığı çalışmalarından övgü ile söz etmekle kalmayıp, Genel Merkez'de Kartal ilçesi'ni örnek gösterdiğini söyleyerek başladı.Parti Meclisi Üyesi Özgündüz, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun 12 Eylül'den beter günler yaşıyoruz' sözünü hatırlattığı konuşmasında, " 12 Eylül'den beter bir süreç yaşıyor. 12 Eylül'de gördük yaşadık. Ben o zaman lise'deydim. 12 Eylül bitmeden, Üniversiteye başladım. 1982'de. Lise 2. sınıf öğrencisi iken, bugün kü gibi, yanı 12 Eylül'de dahi bu kadar insanların üzerinden silindir geçilmedi. Çoluk çoluğu açlığa mahkum edilmemişti. Hatırlıyorum o zamanlar, Cumhuriyet gazetesinde Ali Sirmen tutukluydu. Başka bir isimle köşe yazıyordu. Şimdi ise, Cumhuriyet gazetesi iktidarın kendi içindeki meselesinden dolayı susturuluyor. Özgür basın falan diyoruz ya, darbeyi engelledi. Özgür falan basın yok arkadaşlar. Kimse birbirini kandırmasın. Özgür basın sayısal iki üç tane televizyon var. 2 -3 tane gazete var başka bişey yok. Hepsi teslim olmuş iktidara."FETO'YA VURACAKSAN GEL TV'YE KONUŞ"Televizyonlara çıkıyorduk önceden, bugün ise çıkamıyoruz. Sadece Ak Partinin ağzı ile konuşacaksan, bütün sucu fetoya yıkacaksan gel' diyorlar. Düne kadar Ak Partinin ortağı olan feto'ya sucu yık, Ak Partiye dokunma diyorlar. İyi de bu feto dediğin yapı sensin zaten. Ak Parti fetonun siyasal kuruluşudur. Bürokrasi'de, Emniyet'te, Yargı'da ve oraya buraya bunları sen yerleştirdin. Bunlarla kol kola, birliktesin. Etle tırnak gibisin. Feto denen birşey yok. Feto sensin, sana dokunca feto oldu terör örgütü.Yıllarca birlikte yaşayan karı koca'nın biri ihanet ediyor. Ve boşanma davası açıyor. Mahkemede her şeyi ortaya döküyor. Ak Parti ise geçmişe değil, bana ihanet ettiği günden itibaren başlayarak fetoya vur diyor. Yani boşanma davasında adamın eşi diyor ki; ' bu adam filan tarihte cinayet işledi' Adam buna itiraz ediyor. 'Geçmişi anlatamazsın, davayı açtığım günü anlatacaksın' Geriye gidemezsin. Niye gidemem kardeşim, ceset ortada 17.25'de sana dokundu. 17.25'den önceki, Ergenokon, Balyoz ne olacak. 17-25'den önceydi öyle değil mi? Orada birlikteyken, suç işlerken öyle değil mi? Ha o'na dokunma, benim hırsızımı ortaya çıkardı. O saatten sonra biz düşmanız. O tarihten sonra o yapıyla irtibatı olana olanlara gel hesap ver diyor. Başka birşey daha söylüyor. Bunu fırsat biliyor. Bu 15 Temmuz girişimini ki; o'da kirli bir plandı. Kirli bir kalkışmadır. Hesaplanmış bir plandır. Yok demiyorum vardır. "FETO'NUN BOYUNU AŞAR BU İŞLER"Bu fetöcü natocular da işin içindedir fetö kim fetönün boyunu aşar bu işler. Natocularla feto zaten o demek, yani natonun haberlerini kullandığı bir unsurdur. Hatta geçmişten bi unsurdur. Kominizm mücadele derneklerini kurduran kimdi? O tarihte o işe yarıyor. Ve bugünde birilerinin işine yarıyor. Aynı ekoldur. Nedir bunların amacı Atatürk Cumhuriyetine karşı bir yapılanmadır. Tam bağımsız Cumhuriyet yerine Amerikan emperyalizme bağlı uyumlu, İslam emperyalizmle uyumlu İslam. Teslim olmuş, direnen değil teslim olmuş bir islam anlayışını bu ülkede hakim kılmak içindir. Bu hareket aynıdır membaye aynıdır amacı aynıdır. söylemedi mi Erdoğan?
'Aynı hedefe doğru yürüyen farklı yollardan giden iki ekoldur' diye, doğru diyor. Nedir o hedef Atatürk Cumhuriyetinin yerine dediğim gibi Amerika’ya teslim olmuş, bir nevi Osmanlının devamı olan uyumlu siyasi İslam düzeni. Amaçları bu, bunu gerçekleştirmek için bütün fırsatları kullanıyor. Ak parti. "HEDEF ATATÜRK CUMHURİYETİNİ YIKMAK"Siyasi bütün fırsatları ama, yeri geldiği zaman PKK ile de kol kola giriyor. Atatürk’e küfür ettiği zaman, Atatürk Cumhuriyetine küfür ettiği zaman onunla kol kola giriyor. Yeter ki; Atatürk Cumhuriyetine düşman ol. Yeri geldiği zaman fetoyla yeri geldiği zaman ABD ile yeri geldiği zaman Soutla. Herkezle kol kola giriyor. Yeter ki bu tam bağımsız çağdaş Atatürk Cumhuriyetini bir yıkalım.Bunu yıkmak için orduya kumpas kuruyor. Ergenokon, Balyoz değildi. Milli orduluğun tasfiyesiydi. Amerikancılar değildi ki, natocularla birlikte. Şuanda kendisine karşı 'darbe yaptı' diyorlar ya bunları buraya yerleştirmek için o unsurları tasfiye ettiler. Yüksek Askeri Şura kararlarında kimin imzası var onların. Daha önce MGK kararı 2004'de demiyor mu böyle bir yapı var? Yok diyor biz uygulamadık. Şimdi geldiğimiz noktada yine bunu fırsat bilerek kamu içindeki çağdaş, Atatürkçü, Sosyal demokrat, solcu işte binlerce eğitim sen üyesini tasfiye ediyorlar öyle değil mi?"BOĞAZİÇİ'NE AK PARTİLİ VEKİLİN KARDEŞİ ATANIYOR"Bize binlerce yapılan müracaat var. Feto yapısı ile hiç alakası olmayan, bu yapı tarafından mağdur edilen bir sürü emniyet görevlisi, bir sürü hakim ve savcı arkadaşımız mağdur ediliyor. Öğretmen mağdur ediliyor. Öğretim üyeleri, yazar,çizer ve aydın mağdur ediliyor. Şuanda, Türkiye gazetecesi içerde olan, hapiste olan dünyada 2. ülke. Rektör atıyor adam. Boğaziçi üniversitesi gibi bir üniversiteye, yani ülkenin Türkiye Cumhuriyetinin tabiri caizse dünyadaki markalarından birisidir. Boğaziçi üniversitesi. Buraya seçime girmeyen birini Ak partili bir milletvekilinin kardeşini rektör olarak atıyor. "SUSMA SUSTUKÇA SIRA SANA GELECEK"Niye, dün bu acıdan ses çıkmıyordu da ondan. Bir sloganımız vardı ya 'susma sustukça sıra sana gelecek' Sustun, sustun, sustun şimdi sıra sana geldi. Niye sesin çıkmıyordu? 'Bana dokunmayan yılan bin yaşasın' Bir gün gelip dokunuyor. Faşizm böyle birşey şuanda, ülke nereye gidiyor panelin sorusu, ülke felakete gidiyor. Ülke faşizme gidiyor. Adım adım faşizm güçleniyor. Aslında faşizan bir yönetim zaten var. Totaliter bir rejim zaten var. Bu dahada güçleniyor. Totaliter rejim yani tüm yetkilerin totalde tek elde toplandığı ve hesap vermeyen bi rejim. Şuanda bütün yetkiler kimde arkadaşlar, hükümet falan var mı? Allah aşkına, Binali Yıldırım kim yani. O tek adamı çekin bakalım. Binali Yıldırım yarın gelsin seçime girelim bakalım. Bu yarışa girebilir mi? Öyle değil mi? AKP kim? AKP diye bişey yok ki. "ADAM 'İSTİFA EDECEKSİN' DİYOR BAŞBAKAN İSTİFA EDİYOR"Adam diyor ki; 'istifa ediceksin kardeşim' düne kadar Davutoğlu değil miydi? Davutoğlu'nu görevden aldığı zaman ben bir twit attım dedim ki 'buna şaşırmayın' Davutoğlu, saraydan çıktı istifa etti. Dedim kendi hayalimde bir diyalog kurdum yazdım.Dedim ki şimdi cumhurbaşkanı çağırır, Davutoğlunu ' hoca sen nepıyorsun böyle' Davutoğlu, ' sayın cumhurbaşkanı ben başbakanım' Cumhurbaşkanı 'ne başbakanı arkadaş, hoca sen üniversite öğretim üyesi değil miydin? 'Evet'Ben seni dışarıdan bakan yaptım mı? (milletvekili olmadan bakan yaptı)'Evet' Sonra seni milletvekili yaptım mı?'Evet' Sonra başbakan yaptım mı? 'Evet' Ee sen kendini başbakan mı zannediyorsun arkadaş? Şimdi görevi iade ediceksin kongreye gideceksin' Davutoğlu 'peki efendim emredersiniz' dedi ve gitti. Böyle taül etmiştim kendi hayalimde ve bunuda yazdım. Şimdi Binaliyi getirdi. Yarın Binali Yıldırım'a dese ki; 'gel arkadaş görevi iade et' etmiyecek mi? "HESAP VERMEYEN BİR ADAM"Berat'i damadını 'başbakan' yaptım dese olmayacak mı? Demek ki, ne partisi, ne organı öyle birşey yok arkadaşlar. Tek adam yani totoliter rejim budur işte. Bütün yetkilerin totalde bir elde toplandığı ve hesap vermeyen bir adam. Peki bu bir adamın arkasına bütün ülke takılmış nereye gidiyoruz? Türkiye nereye gidiyor felakete gidiyor uçuruma gidiyoruz. Dur diyecek kim var arkadaşlar. Dur diyecek siz varsınız biliyormusunuz? Dur diyecek, bu ülkenin işte bu saatte hafta içi işini gücünü bırakıp bu soğukta buraya gelip dinleyen, ülkenin geleceği için endişe duyan siz bu ülkenin aydınlık insanları siz varsınız. Yani partide sizsiniz, CHP demek siz, CHP Demek halk demek. Bu ülkenin aydınlık, çağdaş insanları sizsiniz. Birileri yok biliyormusunuz birileri sizlersiniz arkadaşlar. Birileri buradakilerdir birileri bizleriz birileri bizlerin örgütleyeceği bizim gibi düşünen insanlardır. "ORDU'YA GÜVENMEYİN"Orduya morduya falan güvenmeyin ordu mordu yok. Zaten ülkenin bu hale gelmesinde en büyük suçlu olanşuan Genel Kurmay başkanı, benle arama saygı duyuyormusunuz sayın arkadaşlar? Ee ne ordusu? Ben yedek subay olarak askerlik yaptım, bize birşey derlerdi 'sancak namustur' Sancağı kaptırırsan kardeşim bırak git. Namustur. Sancağı kaptırdımı genelkurmay başkanı ile komutanlar. Onurlu insan ya intihar eder, ya kafasına sıkar, yada istifa eder arkadaşlar böyle bir şey olur mu ?Esir olmuş bir insan Türk ordusunu nasıl yönetecek? Benim ordum milli ordu. Evet ama komuta kademisi, Atatürk’ün ordusu çağdaş, cumhuriyet ordu olmaktan ne yazık ki aciz teslim olmuş bir duruma girdi. Yazık yani ben üzülüyorum. Bir ülkenin ordusu bu hale düşmemeli. Cumhuriyet tarihinde aslında Türk tarihinde bizim geçmişten beri Osmanlıdan Selçukludan beri hiçbir zaman ordumuz bu hale düşmemiştir. Rezil ettiler.Gerekirse bedel ödeyeceksin. Sen esir oldun mu kardeşim bırakacaksın. Yaralı bir vaziyette şuanda sen o koltukta duruyorsun.
Zaten diyor adam sen yaralısın. Diyor ki 'dereyi geçerken at değiştirilmez' Seni at olarak görüyor arkadaş onurun varsa istifa et.10 kasım'da Atatürk’ün huzuruna çıkıcam milletimle birlikte dedin mi? Saat 3’te genel kurmay başkanı kuvvet komutanlarla ile birlikte Atamızın huzuruna çıkacağız orda millet el ele diyeceğiz dedin mi? Gittin saraya fırçayı yedin, 'yok gidemiyoruz' dedin. Yazıklar olsun. İstifa edeceksin. Dolayısı ile yani kimse oralardan birşey beklemesin. Ordu'da biziz, Cumhuriyeti kuranda. Rejimi koruyacak, bu Ak Parti belasından ülkeyi kurataracak olanda Cumhuriyet Halk Partisidir. Bu ülkenin kürdüde, Türküde, Alevisi, sünnisi de bugün için A k Parti’ye CHP’ye HDP’ye MHP’ye oy verende kardeşiz birtek ülkemiz var birlikte yaşayacağız diyeceğiz."ALLAH KORUSUN IRAK GİBİ OLURUZ'Allah korusun ırak gibi olur. Olabilir, olmaz demeyin olabilir çatışma ortamına girilirse o saatten sonra, artık akıl bir kenara bırakılıyor. İnsanlar duyguyla hareket ediliyor. Allah korusun bir kan dökülmeye başlarsa bu işi kimse durduramaz. Onlarda altında kalır ama artık ağzımızın tadı bozulduktan sonra birbirimize düşman olduktan sonra artık ülkede o olmuş bu olmuş bununda bi anlamı olmayacak diye düşünüyorum.
"ÜLKEMİZ ADINA PARTİMİZ ADINA MÜCADELE VERECEĞİZ"Umut sizsiniz. Sokak ta örgütlenelim girmediğimiz mahallelere evlere girelim onlarıda safımıza çekelim sokaktan kasdettiğimiz budur. Partili olmakta budur. O oldu, bu oldu falan filan zamanı değil, hep birlikte ülkemizin geleceği çoluk çocuğumuzun geleceği için hep birlikte mücadele etme zamanıdır. Ülkemiz adına partimiz adına bu mücadeleyi vermemiz gerekir."GENÇELERE UMUT VEREMİYORUZ" Bir eksiğimiz var. Gençlerimiz yok. kadınlarımız var. Kadınlara teşekkür ediyorum. Gençleri katmamız lazım, gençler neden yok? kusur bizde kusur bizde onu da söyleyeyim. Gençlere ben kusur bulmuyorum. Demek ki; gençlere umut veremiyoruz. Gençleri buraya çekemiyoruz dolayısı ile onun bir yolunu bulmalıyız. Gençlerin olmadığı, kadınların olmadığı hiçbir hareket başarılı olmaz. Gezide işte bu kızlara ders veren gençlerdi bu kadınlarımız yeniden onlarla birlikte omuz omuza bu iktidara AKP’ye inşaalah bu sefer sadece tokat atmayacak tekmeyide basıcaz ve ülkemizin başına bela olmayacaklar. ALKAYA " TEPE TAKLAK GİDİYORUZ"' Türkiye Nereye Gidiyor' panelinin son konuşması sanatçı Orhan Alkaya idi. Alkaya, Ak Parti yüzde 38'lere doğru gerilerken, CHP yüzde 32'lere doğru ilerlemekteyse korkmaya gerek olmadığını söylediği konuşmasında, " Türkiye nereye gidiyor sorusuna biraz nerden bakarsanız ordan cevap verebilirsiniz.Genel olarak resim tepetaklak gidiyoruz şeklinde zuhur ediyor olsa da pek öylede değil. Tarih bize o tepetaklak gitmelerin önlenebileceği pek çok imkanı ve enstrümanı da işaret eder ve gösterir oralardan bakabiliriz.Bir ara şöyle birşey vardı. 'Tünelin ucundaki ışık görünüyor' Yani nedir bu mevcut siyasi erk sürdürülebilir politakalar üretemez hale geldikçe artık buradan bu döngüden çıkış için imkanlar görünüyor. Sonra şu söylenmeye başlandı. 'Tünelin ucunda ben birşey görüyorum da, acaba çıkıştaki ışık mı, yoksa gelmekte olan trenin ışıkları mı? Kafa kaya çarpışacak mıyız? Buralarda henüz moraller hafif hafif bozulmaya başlanmıştı. Bugün ise ülke sathında sadece muhalefet pozisyonunda yer alan sadece demokrasiyi, özgürlükleri, barışı, adaleti savunmakta olan insanların için değil, toplumun geniş bir kesimi için bir felaket algısı yerleşmiş durumda. Her ikisinde de iyice analiz edilmesi gereken bir problem var. Yani 'evet biz buradan çıkarız' özgüveni belki yeterli olmayabilir yada 'Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olacaktır' dememizde kafi olmayabilir. Gerçekçi olalım, tarih yok olan pek çok uygarlıkla pek çok kültürle devletle yazılan bir hikayedir. Cumhurbaşkanlığı forsunda bile minimum 16 yıldız var. Bu ne demek bir o kadar devlet yıkılmış da buraya gelmişiz demek. Bu özgüven sıkıntılı bir özgüvendir sizi hareket etmekten hayata müdahil olmakta alıkoymakta ise, büyük sıkıntı her şey bitti yandık mahvolduk felaket bu ülke düzelmez zaten bu insan maddesiyle hiç bişey olmaz bu madde problemli maddedir.Burada yapacağımız en iyi şey nedir? Hep yani alışkanlık icabı direnelim yok öyle bişey de yok. Biraz yol haritası çizmek gerektiğini düşünüyorum. Ve burada tabi ki Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’nin ikinci en yüksek tabana oy potansiyeline sahip siyasal partisidir. O yüzden bir siyasi parti yöneticilerinin yanında onlara şunu yapın bunu yapın demiycem zaten dediğimde de kimi örnekler var. Önce ilgilenip sonra hiç umursamadıklarını gördüm. Türkiye’nin bugünkü siyasi neticesinde payı olduğunu düşünüyorum. kusura bakılmasın. Nedir bunlar 3 tane seçim yaşadık yerel seçim arkasından cumhurbaşkanlığı seçimi arkasından genel seçim. Her üçünde de en üst yönetim kademeleriyle fikir alış verişinde bulundum.Yani böyle şeyler olduğu için görüşmek istendiği için yoksa ben bir Cumhuriyet Halk Partisi üyesi değilim. Bir tür sadece kültür ve sanat komisyonunda bir dönem danışmanlık yaptım o kadar. Şimdi bu seçimler ve buralarda üretilen politikalar iyi analiz edilmediği taktirde yarın çok daha büyümüş olan otoritaryan güç beyanı karşısında yeterince doğru ve gerçekçi politikalar üretmekte zorlanılabilir."GEZİ DİRENİŞİ ÖZGÜN VE ÖZGÜR HAREKETTİ"Yerel yönetimler gezi hareketinin gezi direnişinin hemen akabininde ceyran etti. Gezi direnişi son derece bütün dünya direnişleri ölçeğinde söylüyorum özgün ve özgür ağırlığı olan bir hareketti son derece spontane gelişmesi kendi dilini ve enstrümanlarını üretmesi kendi fren mekanizmalarını üretmesi çok önemli bişeydir. Hareketin yozlaşmasının önlenmesi içeri giren muazzam bir alkol servisi başlamıştı bir ara bunun önlenmesi küfürlerin silinmesi vs. çöplerin toplanması muazzam bir mekanizma üretti kendi içinde.Şimdi bu hareket çok büyük bir güç beyanıyla dağılmaya yüz tuttuğunda dahiyane bir model çıktı. Cehennemin yolları iyi niyet taşlarıyla işte bizim iyi niyetli arkadaşlarımız 2010'da mesela o projeyi durdurdu. AKM projesini. Kötü niyetli değillerdi ama kötü niyetli olan bir felaketin altında parmak izinizin olmadığı anlamına da gelmeyebiliyor kimi zaman."AKM'YİDE KURTARABİLİRİZ"Şuan da Akm için durum zor ama napmak istediklerini anlamıyorum. BiRtek o gezi döneminde oraya ne güzel bi tane baruk opera ekicez lafını hatırlıyorum. Yavru baruk nerde kaldın? kaçıncı yüzyıldasın, sen o kadar süslü olması şart mı ? her şey bu kadar süslü mü olmalı yani kımıldatamasan kendini rokoko yap kendini. Çok önemli çok özgün bir dönem mimarisi idi. Yazık olucak gibi görünüyor. Şuanda belki şu yapılabilir bir anda önümüz aydınlarsa ya burası 30 -35 milyona değil de, 80 -90 milyona çıksın ama biz bu binayı baştan aşağı askıya alalım orjinal haliyle, Hayati beyin attığı haliyle restore edelim. Ve buda bizim hayat sevincimiz gurumuz olsun. Onun için de zannediyorum. mart yada nisan'da yapılacağı kaçınılmaz olan referanduma iyi hazırlanmamız lazım iyi bir referandum sonucuyla AKM’yi de kurtarabiliriz" diye konuştu.