Ataşehir Mustafa Kemal Mahallesi’nde toplanan katılımcılar, Ataşehir Belediyesi’nin kendilerine tahsis etmiş olduğu araçlarla dergaha gitmek için yola çıktı. Deyiş, türkü ve saz eşliğinde gerçekleştirilen yolculuğun ilk durağı, Nevşehir’e gelindiğinde “Beş Taşlar” olarak anılan, Bektaşi ve Alevi inancına mensup kişiler için kutsal sayılan yer oldu.
Etkinliğin gerçekleştirilmesine öncülük eden Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nde 3 yıldır dedelik görevini yerine getiren Ali Erdem, Beş Taşlar’ın hikayesini şöyle aktardı: ”Pir Hünkar Hacı Bektaş Veli, Horasan’dan sükun edip Sulucakarahöyük’e geldiği zaman orada Kadıncık ananın yanında kalır. Kadıncık ananın yanında kalınca mal davar nöbetleri olur köylerde, sıra Hacı Bektaş Veli’ye gelmiştir. Hacı Bektaş Veli kabul eder, hayvanları götürür. Orada İnkar İsmail der ki; ‘Benim de hayvanlarımı götür’. Hacı Bektaş Veli, İnkar İsmail’e ‘Ben senin malını kendi sürüme katmam’ der. Katarsın katamazsın diye tartışırken sonunda katar. Hünkar Hacı Bektaş Veli, ‘Kurt gelir senin hayvanlarını yer’ der. Akşam olunca Hacı Bektaş Veli hayvanları köye getirir, İnkar İsmail’in 2 veya 3 hayvanı yoktur. İnkar İsmail, ‘Benim hayvanlarım neden yok’ der ve Bektaş’ın hayvanlarını satıp yediğini söyler. Bektaş, bunun üzerine ‘Ben öyle bir şey yapmadım. Ben sana dedim hayvanlarını katma, kurt gelir yer der dedim’ deyince, İnkar İsmail ‘Şahidin var mı’ der. Kadıya kadar gider bu mesele. Mahkeme kurulur ve derler ki ‘Şahidin var mı?’ Hacı Bektaş Veli, parmağını kaldırır ve karşısındaki dağdaki kayalar aşağı kopar gelir. Gelince orada bulunanlar kaçarlar ve orada İnkar İsmail de taş kesilir.”
Gezi kapsamında Beş Taşlar sonrasında Çilehane mevkine doğru yola çıkıldı. Çilehane’de günahı olanın geçemeyeceğine inanılan Delikli Taş’tan geçmeye çalışan ziyaretçilerin kimisi geçmeyi başarırken, kimisi ise geri dönmek zorunda kaldı. Delikli Taş’ı ziyaret eden katılımcılar, hastalıklara şifa olduğunu düşündükleri ve kutsal olarak gördükleri Zemzem suyundan içti. Burada bulunan Delikli Taş ve Zemzem suyunun hikayesini ise, yine Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nde dedelik görevi yapan Erzade Yıldız’dan dinledik.
Yıldız’ın aktardıklarına göre Delikli Taş’ın manası, yeniden doğuştur. Delikli Taş iki bölümden oluşmaktadır. Biri karanlık olan mağara kısmıdır, bu kısım ana rahmini temsil etmektedir. İkinci kısım Delik Taş’ın olduğu kısımdır, bu kısım ise yeniden doğuşun temsilidir. Buradan geçmek isteyen ziyaretçilerin günahlarına tövbe etmelerini ve bir daha yapmayacaklarına söz vererek Allah’a sığınmalarını öğütleyen Yıldız, Delikli Taş’ın hikayesini ise şöyle anlattı: ”Hacı Bektaş Veli, Çilehane’de düşünüp ibadet ederken, Erenler’den bir grup ziyaretine gelir. Hak’la beraber olduğunu öğrenerek, onlar da Çilehane’ye gelirler, hünkar ile oturup sohbet ederler. Sohbet esnasında Erenler; “Bu çilehane çok karanlık. Bir ışık yeri olsaydı gül cemalinizi görseydik” derler. Hacı Bektaş Veli, Hak aşkıyla sağ eliyle yumruk atar. O yerli taşa öyle bir vurur ki, hemen hemen bir adam sığacak kadar delik açılır. Çile mağarasının içi apaydınlık olur. Erenler, Hacı Bektaş Veli’nin kerametini görüp itikat ederler. Bir başka rivayete göre eline, beline, diline, aşına sadık olmayanlar bir ceza sistemiyle oraya gönderilir, sadece yaşamlarını devam ettirebilecekleri kadar erzak verilir, orada tövbe ederler. Nefsinin arındığını hissedene kadar devam eden bu ritüel, küçük penceren çıkabildiği zaman sona erer. Daha sonra hünkar onlara haber göndererek, çilesinin dolduğunu ve çıkabileceklerini iletir. Bu nedenle burası Çilehane olarak anılır.”
AK SUYUM AK…
Zemzem suyunun bir diğer adının “ak su” olduğunu ifade eden Erzade Yıldız, bu konudaki rivayeti de şu şekilde aktardı: ”Hacı Bektaş Veli, Sarı İsmail ile Karahöyük Köyü’nün alt kısmında dere kenarında otururken, Sarı İsmail’in ‘Bir su olsa da içsek” demesi üzerine elleriyle yeri karıştırmaya başlar. Üç defa ‘Ak suyum ak’ der. Zülâl gibi bir su çıkıp, akmaya başlar. Hünkar, ‘Beni ak pınarım diye üç defa neden söylettin?’ der. Sarı İsmail, sudan bir avaz işittiğini, ‘Birinci söylemende Horasan ve Nişabur şehrinden hareket edip Erciyes Dağı’na geldim. Dağın yol vermemesi nedeniyle yedi defa etrafını dolandım. İkinci emrinde onunla meşgul idim, üçüncü seslenmede ancak gelebildim’ diye Hacı Bektaş Veli’ye aktarır.
DEYİŞLER EŞLİĞİNDE SEMAH DÖNDÜLER…
Alevilerin kutsal olarak nitelendirdikleri ibadethaneye yapılan ziyaret, Alevilerin ibadet biçimi olan Cem ile sonlandırıldı. Cem ibadeti sırasında dileklerini, lokmalarını, adaklarını kabul edilmesi için dualar eden ziyaretçiler, deyişler eşliğinde semah döndü.