Geçtiğimiz gün “Söz de meslektaşım” olan bir şahıs tarafından başlatılan karalama kampanyasının baş aktörü oldum. Köşe yazısı yerine, dedikodudan yapılan bir derlemenin kaynağı gibi gösterildim. Küçük düşürmek için onurum ile haysiyetim ile itibarım ile oynandı. Peki eksildim mi? Hayır!
Ben bu sektöre daha çok küçük yaşlardayken girdim. Gazeteciliğin her alanında çalıştım, sokaktan patronaja yükseldim. Gazetemin yanına günümüzün gereksinimi web tv’yi de ekledim, yoluma öyle devam ettim. Yeri geldi maddi yeri manevi zorluklar hatta yine karalama kampanyaları başlattılar ne oldu? Bittim mi? Hayır! Dimdik ayaktayım!
Çoğu zaman bir kez dahi cinsiyet ayrımı yapmadığım halde kadın diye ötelendim, mücadelemden vazgeçmedim. Başarım kıskanıldı, türlü türlü dedikodular, yalanlar tam iş bağlayacağım zaman veya yeni bir sıçrama yapacağım zaman karşıma çıktı. Ne oldu? Başarımdan mı gitti? Daha çok bilendim, daha çok azmettim, daha çok çalıştım, daha çok kazandım!
Üç evlat büyüttüm. Üç kız çocuğu, üç göz nuru. Birbirinden başarılı üç vatan evladı. Yeri geldi geceleri beşik salladım, gündüzleri bir gram uykusuz çalıştım. Ne oldu? Eksildim mi? Kadın olduğum için başarısız mı oldum? Bugün yetiştirdiğim çocuklarım ile mesleğim ile gurur duyuyorum. Hani klişedir derler ya; “çocukta yaparım kariyerde” işte bunu başardım ben. Her zorluktan ders çıkardım, bugüne geldim.
Şimdi dönüp bakıyorum, bir düne bir de bugüne. O zamanlar daha mertmiş insanlar. Dostun dost, düşmanın düşman olduğu günler!
O zamanlar kolay değildi bu meslek! Eline telefonu alanın gazeteciyim diye gezmesine imkân yoktu! Sosyal medyadan canlı yayın yapıp göz boyama ile hava atılmıyordu. Ama tetikçiler o zaman da çoktu! Bu zaman da çok!
Değeri beş kuruş olmayanlar o zaman da vardı, şimdi de var. Bedeli belli olan, üç kuruş için en yakın arkadaşını satanları ben taa o günlerden bilirim!
Şimdi klavyenin başına oturup, iki satır dedikodu yazıp, kaynak olarak ta beni göstermişler! Açık konuşayım, sırf adıma yazılsaydı, tepkim çok daha farklı olurdu ancak isim isim yazıp, bir sürü kişinin kalbini kırdılar. Bunu da benim adımı vererek yaptılar! Buna müsaade etmem arkadaş! Önce delikanlı olacaksın. Satılık kalemini koynuna alıp, telefonunu kapatıp, kuyruğun sıkıştırıp yatmak yok öyle!
Yıllarca verdiğim mücadeleyi, onurum ile taşıdığım ismimi, bir dedikodu kampanyasına kurban edecek göz var mı bende!
Meslek büyüklerime saygı gösterir, yeni yetişenlere imkân tanırım ben. Beni bilen gayet iyi bilir. Zaten lafımı da esirgemem çoğu zaman. Diyeceksem delikanlı gibi yüzüne, yazacaksam aslanlar gibi köşeme yazarım! Yok öyle taşeronluk ben de! Çoğu arkadaşım aradı, inanmadıklarını söyledi. İnanan olduysa da belki bir selam eksik alırım, daha da ötesi olmaz. Dostluk dediğin bir günde olmuyor. Aynı evlat gibi,emek gibi,bir insanın işini geliştirmesi gibi aynı halı dokur gibi ilmek ilmek, emek ile oluyor. İşte böyle zamanlarda anlıyorsun kim yanında, kim seni tanıyor, kim kuyunu kazıyor!
Tabi kolay değil başarıyı hazmetmek, öyle 80 bin olsun 1 Milyon görüntülenme olsun, kısa sürede inanılmaz başarılı olan bir web tv ile çıkış yaptık. Önce televizyona dediler; sol-dan bakıyor diye, sonra tutmadı tabi, bu sefer televizyonu bırakıp bana musallat oldular!. Olsun. Hatta hatta oh olsun!
Ramazan ayına giriyoruz, kalplerin yumuşayacağı, gönüllerin iman ile dolacağı şu günlerde iftira atanları Allah'a havale ediyorum. Rabbim bilir, en iyisini en doğrusunu…
Erdemli, ilkeli, onurlu olmanın zor olduğu günümüz dünyasında yaşamak ağır imtihanları gerektirir. Önemli olan erdemlilik ve ilkeyi bozmadan, onur ve haysiyeti koruyarak yaşayabilmektir. İlkeli ve onurlu insanların her konuda ölçüler “hak”dır. Zira Hz. Ali efendimiz şöyle buyuruyor: "Gözlerinin gördüğü haktır, kulaklarının duyduğu çoğu şey ise batıldır." Onurlu, erdemli ve ilkeli insanlar bu kıstasa göre düşünürler, yaşarlar, konuşurlar ve yazarlar.
Şimdiden herkese hayırlı ramazanlar dilerim, umudumuzu kaybetmeden yarınlara bakıyoruz. Elbette hedefe giden yolda önümüze taşlar çıkacak. Onları da ayıklamak bizim görevimiz.
Nergis Hanım! Köşe yazını okudum. Sana hak vermemek haksızlık olur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün güzel sözleriyle o kişilere en güzel cevabı vermiş olursun umarım.. Atatürk’ün ünlü bir sözü vardır, şöyle der: “Büyük olmak için, hiç kimseye iltifat etmeyeceksin. Hiç kimseyi aldatmayacaksın. Ülke için gerçek amaç ne ise, onu görecek, o hedefe yürüyeceksin. “Herkes senin aleyhinde bulunacaktır. Herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. Fakat sen, buna karşı direneceksin. Önüne sonsuz engeller yığacaklardır. Kendini büyük değil küçük, zayıf, araçsız, hiç sayarak, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak, bu engelleri aşacaksın. Bundan sonra da sana büyük derlerse, bunu söyleyenlere güleceksin.” Ben bu sözü kim bilir kaç kez okudum bu satırları, üzerinde kafa yorarak… Fayda***dım, bilgilendim, ders aldım; ancak her defasında bir nokta hep yanıtsız kaldı zihnimde: “Bundan sonra da sana büyük derlerse, bunu söyleyenlere güleceksin. ” Kendi kendime sordum, neden böyle diyor, neden “bundan so
Ağzına yüreğine sağlık işinde başarılarının devamını dilerim