Yeşil Doğa Koruma Derneği'nin çığlığı, ülkemizin dört bir yanından yükselen bir feryat. Vahşi madencilik, altın madenciliği, HES' ler, taş ocakları ve orman katliamları, sadece bir bölgenin değil, tüm ülkemizin geleceğini tehdit eden ciddi bir sorun haline geldi. Ordu'nun doğası yok olma tehdidi altında iken, aynı tehdit Artvin'den Kaz Dağları'na, Simav'dan Balıkesir'e Ülkemizin her bölgesine kadar uzanıyor. Peki, bu duruma neden sessiz kalıyoruz?
Doğanın Sesi Bizim Sesimizdir "Ordu Doğası Yok Olmasın" demek, sadece bir slogan değil, yaşam hakkımızın bir ifadesidir. Nefes almak, su içmek, ekmek yemek, çocuklarımızı geleceğe taşımak istiyorsak doğamızı korumak zorundayız. İklim değişikliği, su kıtlığı ve biyo çeşitliliğin azalması gibi küresel sorunlar, yereldeki bu tahribatlarla daha da derinleşiyor.
Birlikte Mücadele Zamanı Artık bireysel çabaların ötesine geçerek, ortak bir mücadele yürütme zamanı geldi. Farklı bölgelerde yaşanan benzer sorunlar, bizi bir araya getirmeli. Anadolu'nun dört bir yanından yükselen sesler, birleşerek güçlü bir dalga oluşturabilir. Tıpkı geçmişte Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk grubu gibi, biz de doğamızı korumak için bir araya gelmeliyiz.
Doğamız, bizim en büyük zenginliğimizdir. Bu zenginliği gelecek nesillere aktarabilmek için hep birlikte mücadele etmeliyiz. Unutmayalım ki, doğa bize ait değil, biz doğaya ait olduğumuz için onu korumak bizim görevimizdir.
Çağrı YapıyoruzTüm sivil toplum kuruluşlarına, meslek örgütlerine, çevrecilere ve duyarlı vatandaşlara sesleniyorum: Gelin, doğamızı korumak için bir araya gelelim. Sesimizi duyuralım ve geleceğimiz için mücadele edelim.
#DoğamızıKoru #BirlikteDahaGüçlüyüz #YeşilGelecek
Hüseyin OKUMUŞ