Yukarıdaki başlığa bakıp hemen CHP’nin kuruluş felsefesinden uzaklaşarak günümüze uygun bir yapıya bürünmesini kastettiğimi zannetmeyin.
Tam tersi CHP, kurulduğu 9 Eylül 1923’teki ilerici, çağdaş ve devrimci ruha sadık kalarak kadrolarını yenilemelidir.
Bu yenilenmenin ilk adımı bütün Türkiye’de yapılan mahalle delegeleri seçimiyle atılmıştır.
Önümüzde ilçe ve il kongrelerinden sonra büyük kurultay vardır.
Eğer CHP’liler partilerinin iktidar olmasını samimiyetle istiyorlarsa ilçe, il kongrelerini ve kurultayı çok iyi değerlendirerek CHP’nin kuruluş felsefesini ve Altıok’u içselleştirmiş, kendi alanında uzman ve toplumda karşılığı olan yöneticilerle halkın karşısına çıkarak ülkeyi yönetme adına halktan oy istemelidir.
16 Nisan’da yapılan referandumda ve devamında gerçekleşen Adalet Yürüyüşü’nde halkın yarıdan fazlası AKP iktidarının istediğinin tam tersi bir tavır sergilemiştir ve bu halk muhalefitinin öncülüğünü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yapmıştır.
Anayasa oylamasında başta Kartal olmak üzere CHP’nin yerelde iktidar olduğu yerlerdeki Hayır oyları aslında CHP’li belediyelerin halkla bütünleştiğini ve CHP’li olmayanları da Hayır oyu vermeye ikna ettiğini göstermektedir.
2019’da Yerel, Genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacaktır. CHP bu üç seçimden de başarıyla çıkmak ve iktidara gelerek parlamenter demokratik sistemi yeniden hayata geçirmek istiyorsa referandumda ve adalet yürüyüşünde oluşan sinerjiyi doğru yönetmeli ve o sürecin bileşenleriyle ortak hareket etmelidir.
Başta ilçe ve il yönetimlerini oluştururken genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun çok önemsediği ve tüzük maddesi olarak hayata geçirdiği kadın ve gençlere daha çok yer vermelidir.
CHP bu iktidar yürüyüşünde iktidarda olduğu il ve ilçelerde belediye başkanlarıyla kavga eden değil uyum halinde çalışan ve yereldeki başarıyı genele taşıyacak vizyon sahibi yöneticilerle yoluna devam etmelidir.
CHP yöneticileri belediyeleri birer iş ve geçim kapısı olarak değil halka hizmet etmenin en güzel aracı olarak değerlendiren kişiler olmalıdır.
Günümüzde o kadar kaliteli eğitim almış ve alanında uzman aynı zamanda Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı yetişmiş insanlar varken, geçmişte girdiği bütün seçimleri kaybetmiş mahallesinde muhtar dahi olamayacak liyakatsız ve toplumda karşılığı olmayan kişilerin partide yönetici olmaması gerekir.
Geçtiğimiz günlerde yapılan mahalle delege seçimleri göstermiştir ki bir başka ilçeden yada merkezden yapılan müdahaleleri parti tabanı kabul etmemiş ve sağduyu ile delegelerini seçmiştir. Bundan sonraki süreçte seçilen delegeler aynı sağduyuyu göstererek ilçe ve il yönetimlerini belirlemelidir.